Nerede Kaldı İnsan Hakları!
İnsan Hakları Günü, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin kabul edildiği gün olan 10 Aralık 1948’den bu yana her 10 Aralık’ta kutlanan gündür. II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyadaki devletler bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleştiler. İnsan Hakları Bildirisi, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından Haziran 1948’de hazırlandı ve 10 Aralık 1948’de Genel Kurulun Paris’te yapılan oturumunda kabul edildi.
Bu tarihten öncede maddi refah bağımlısı olan Batı, hala insan haklarından bahsediyor. Kendi lüksü, konforu için ve daha iyi yaşam koşullarına sahip olmak için herkesi katlediyor. Görülen o ki, lüksün yanısıra dini hedefleri de olmalı. Vadedilen toprakları ele geçirmek de ana etkenlerden biri de olabilir. Önce Filistin’den başladılar katletmeye! Sonra Suriye’yi de yok ettiler. Belki şimdi evde oturmuş keyif kahvelerini yudumlarken şurası benim, burası senin diye gülerek paylaşım yapıyorlardır. Sonra bana; ”yok insan haklarıymış, yok şuymuş, yok buymuş”diye bahsediyorlar.
Nerede kaldı insan hakları !
Onların insan haklarından anladığı kendi yahudi ırkına mensup kişilerin hakları galiba!
Her gün Suriye’yi bombalamalar, küçücük çocukları kimyasal silahlara maruz bırakmalar daha nice sayamadığımız, saymaya dilimizin varamayacağı işkenceler. ..Onları hapishanelerde tutan, günlerce aç, susuz bırakan insani duygulardan yoksun bu vahşiler çeşitli işkenceler uygulamaktadır. Tırnak sökmeler, cımbızla deri yüzmeler, elektrikli sandalyeler, soğuk su dökmeler, psikolojik tehditler..
En kötüsü de çocukların gözü önünde aile bireylerine yapılan tecavüzler…
Nerde kaldı insan hakları!
Myanmar’da ise durum bundan farklı değil. Uyguladıkları etnik ve dini ayrımcılık politikalarından dolayı; onları zorla kendi dinine sokmak istiyorlar. İnanmayalara yapmadıkları zulüm, işkence kalmadı. Evleri basarak erkekleri öldürüp kadınlara da tecavüz ettikten sonra öldürüyorlar. Hatta öldürdükleri kimselerin cenazelerini aile bireylerine vermiyorlar, onları başka yerlere taşıyorlar. Bangladeş sınırındaki kamplara varabilmek için nice sıkıntılara katlanıyorlar. Bari değse yürüdüğüne, bazen kayıtları yok diye Bangladeş polisleri tarafından tutuklanıp geri gönderiliyorlar.
Nerde kaldı insan hakları!
Şimdi de Kudüs..
Kendi kafalarında ne proje varsa artık ona uymayan her şeyi yok ediyorlar. Girdikleri yerlerden hayata dair hiçbir eser kalmıyor. Her yeri bombalıyorlar vahşice. Belki emellerinin sonlarına doğru yaklaşıyorlar. Onlar için mutlu son olabilir müslümanlar için hazin son olacak yine!
İşte burada iş Türkiye’ye düşüyor. Zaten Suudi Arabistan sefahet içinde yaşamasının sebebi batının uşağı olmasıdır. Onlar da şimdi burçlarında murralarını yudumluyordur. Nasıl oluyor da boğazında kalmıyor anlamış değilim. Bir de kendilerini müslüman olarak niteliyorlar. Müslüman dediğin şuna mazhar olur. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu teslim etmez ( kendi nefsine ve şeytana). Bunu düşmana teslim etmez şeklinde de yordayabiliriz. Artık İslamın yeniden hayat bulup canlanması için Türkiye’de son söz… Ne kadar da manidardır şu söz! Bütün müslümanlar birleşip bir kova toprak dökse, İsrail’den eser kalmaz. Ama nerde!
Gönenli Mehmet Efendi’ye atfedilen bir hikaye vardır. Menderes döneminde Gönenli Mehmet Efendi hacca gidecektir. Hacca Kudüs üzerinden gitmektedir. Doğudan giderken halk onları yemeğe, içmeye evlerine davet ediyorlardı. Ancak Gönenli Mehmet Efendi ise vakitlerinin dar olduğunu söylüyordu. Biz burada durursak sınıra geç kalacağız, belki de yetişemeyiz diyerek duramamışlardı. Kudüs’e vardıklarında bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Normalde yağmur yağdığında herkes bir tarafa kaçışırdı. Ancak kudüs halkı sokaklara toplanmıştı. Bunun sebebini öğrenmek için orada olan yaşlı birine sordular. Yaşlı ise, burada üç yıldır yağmur yağmıyordu. Ancak siz gelince Allah sizi bu rahmetiyle karşıladı. Biz de sokaklara çıkarak bu sevinci paylaşmak istedik. Acaba kim bunlar diye. İşte Kudüs’ün gerçek sahipleri geldi. İşte biz de buna mazhar olabilmek için İslam’ı yeniden dünyada hakim kılmalı, yapılan işkence ve zulümlere dur demeliyiz. Aklımızı başımıza devşirip bir olmalı, diri olmalı, ümmet için sabah-akşam çalışıp, zulmü engellemenin yolunu bulmalıyız.
Nerede kaldı insan hakları!