Niyazi Berkes ve Çağdaşlaşma
Hümanur TOMRUK- AYBÜ İF Lisans 4. Sınıf Öğrencisi

Niyazi Berkes ve Çağdaşlaşma
Niyazi Berkes, 21 Ekim 1908 tarihinde Kıbrıs, Lefkoşa’da dünyaya gelmiştir. Hüseyin Hüsnü Bey ve Dervişe Hanım’ın ikiz oğullarından birisidir. İlk ve ortaöğrenimini Lefkoşa’da tamamladıktan sonra kardeşi ile birlikte İstanbul’a gitmiştir. 1928 yılında ise İstanbul Erkek Lisesinden mezun olmuştur.
Bir sene kadar Darülfünun’ un Hukuk Fakültesinde öğrenim görmüştür. Berkes burada, Kemalist devrimini arayan gözlerine çok az şey gösterdiği ve ezberci eğitimin hakim olduğu gerekçesiyle buradan ayrılarak 1929 yılında Türkiye’nin ahvalini daha iyi anlamak umuduyla Darülfünun’ un Edebiyat Fakültesi Felsefe Şubesi’ne girmiştir.
1933 yılında mezun olduktan sonra ilk resmi görevi Ankara’ da Halkevi Kütüphanesi Müdürlüğü’ndedir. Daha sonra Berkes, 1934 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünde asistan olarak göreve başlamıştır. Aynı yıl Siyasi İlimler Mecmuasında tespit edilen ilk yazısı yayımlanmıştır. Hilmi Ziya Ülken’ in asistanlığını askere gidene kadar devam ettiren Berkes, askerden döndüğünde Millî Eğitim Bakanlığı tarafından Amerika’ya gönderilmiştir. Niyazi Berkes’ in doktora eğitimi , 1939 yılına kadar Chicago Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde çalışmaya devam ederken savaş şartları sebebiyle Türkiye’ ye geri çağırılması üzerine tez yazım sürecinde yarım kalmıştır. Türkiye’ ye dönerek yine aynı yıl Ankara Üniversitesi DTCF Sosyoloji Bölümüne doçent olarak tayin edilen Niyazi Berkes, burada propaganda konusunda eserler kaleme almış, tercümeler yapmış ve çeşitli dergilerde makaleler yayınlamıştır. 1948 DTFC tasfiyeleri olarak adlandırılan süreçte Niyazi Berkes; aynı fakültedeki Pertev Naili Boratav, Behice Boran, Muzaffer Şerif Başoğlu gibi isimlerle birlikte üniversite bünyesinden uzaklaştırılmıştır. 1952 yılında Kanada McGill Üniversitesi’nden teklif gelmesi üzerine yurttan ayrılarak aynı yıl söz konusu kurumda İslam Araştırmaları Enstitüsü’nde göreve başlamıştır. Buradan 1975 yılında Emeritus Profesör ünvanlıyla emekli olarak İngiltere’ye yerleşen Berkes, Türkiye’de bulunan yönetici kesim tarafından düşünce şüphelisi olarak görülmesi sebebiyle yurda geri dönmemiştir. Ülkesine olan ilgi ve ilişkisi hiç kopmayan Niyazi Berkes, 18 Aralık 1988 günü kalp krizi sebebiyle Londra’nın küçük bir sahil kasabasında vefat etmiştir.
Niyazi Berkes, Türk toplumu ve Türkiye’nin son iki yüzyılda yaşadığı değişim süreçlerini anlamaya yönelik çalışmalarıyla tanınan önemli bir düşünür ve sosyologdur. Felsefe, tarih, iktisat ve sosyoloji gibi farklı disiplinlerdeki analizleriyle Türk toplumu hakkında yorumlar yapmıştır. Berkes’in sosyoloji sistematiğinin temelinde yer alan ve düşünce sistemine yön veren temel kavram Türkiye’de çağdaşlaşmadır. Gelenekselciliğin değişmemek olduğunu vurgulayan ve içerisinde yeniliğe yer vermediğini savunan Berkes’in çağdaşlaşma düşüncesi, temelde geleneksellikten uzaklaşmakla bağdaştırılmaktadır.
Niyazi Berkes’in Öne Çıkan Eserleri ve Hakkındaki Literatür
Öne çıkan birçok eseri bulunmaktadır bunlar:
Bazı Ankara Köyleri Üzerinde Bir Çalışma
Propaganda Nedir?
Siyasî Partiler, İngiltere, Amerika, Fransa ve Amerika’da
200 Yıldır Neden Bocalıyoruz?
Batıcılık, Ulusçuluk ve Toplumsal Devrimler
Arap Dünyasında İslamiyet Milliyetçilik Sosyalizm
Türkiye’de Çağdaşlaşma
Türk Düşününde Batı Sorunu
Atatürk ve Devrimler
Teokrasi ve Laiklik
Çağdaşlaşma
Berkes’in en bilinen kavramlarından biri “çağdaşlaşma”dır. Bu kavram, gelenekselliği sorgulayan, yeniliği ve modernleşmeyi savunan bir düşünceyi ifade eder. Berkes, Türkiye’deki toplumsal değişimlerin, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişin ve Kemalist reformların, batılılaşma ve sekülerleşme süreçleriyle nasıl şekillendiğini analiz etmiştir.
Niyazi Berkes’in sosyolojik yaklaşımında, geleneksel toplumsal yapılar ile modernleşme arasında bir gerilim olduğu temel bir vurgudur. Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde, toplumsal yapılar, kültürel normlar ve siyasal düşünceler büyük bir değişim yaşamıştır. Berkes, bu dönemde geleneksel değerlerin ve kurumların modernleşme ile çatışmaya girdiğini ve bunun Türkiye’nin toplumsal yapısını dönüştürdüğünü savunmuştur.
Berkes’in düşüncelerinin temelinde, Türkiye’nin modernleşme sürecinin yalnızca batılılaşma anlamına gelmediği; bunun aynı zamanda kültürel, toplumsal ve siyasal bir yeniden yapılanma olduğu yer almaktadır. Yani, Türkiye’de modernleşme sadece dışarıdan alınan bir modelin içselleştirilmesi değil, aynı zamanda Türk toplumunun kendi iç dinamikleri ve gelenekleriyle şekillenen bir dönüşüm sürecidir.
Mustafa Kemal, Kemalist dünya görüşü ve Atatürkçü düşünceler; Berkes’in, elli yıllık çalışmalarına yön veren, benliğinin gelişmesini sağlayan, anlamlandırmaya çalıştığı ve incelediği olgulardır. Dolayısıyla Niyazi Berkes, entelektüel kimliğinin yapı taşlarından biri olarak Kemalist düşünce yapısını özümsemiş, Atatürk’e ve devrimlerine sahip çıkan tipik bir Cumhuriyet aydını olarak kabul edilmektedir.
Çağdaşlaşma Kavramı ve Din
Niyazi Berkes’ in çağdaşlaşma kavramı onun düşünsel dünyasında çok önemli bir yer tutar ve genellikle batılılaşma ile ilişkilidir. Berkes, çağdaşlaşmayı, geleneksel toplum yapılarından uzaklaşarak batıdaki modern değerler ve kurumlar doğrultusunda bir değişim süreci olarak tanımlar. Din konusunda ise Niyazi Berkes, çağdaşlaşma sürecinin laiklik ile güçlü bir bağlantısı olduğunu vurgular. Berkes, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte dinin toplumsal hayattaki etkisinin büyük ölçüde sınırlanması gerektiğini savunur. Bu düşüncesi, özellikle Kemalist reformlarla şekillenen laiklik anlayışına paraleldir. Berkes, çağdaşlaşma sürecinin, dinin toplumsal hayattan tamamen dışlanması anlamına gelmediğini, ancak dinin, devlet işlerinden ayrılması gerektiğini savunur. Din, toplumsal hayatta önemli bir yer tutmaya devam etmekle birlikte, kamu hayatında etkisini kaybetmeli ve bireysel bir mesele haline gelmelidir.
Bilinçli veya bilinçsizce çağdaşlaşmaya doğru yönelen toplumdaki bireyler, daha önce görülmemiş bir şekilde din şemsiyesine sığınmaya başlamaktadır. Berkes, bu konuda devlet işlerinde suçlu bulunan bir sadrazamın dine ihanet etmiş kişi olarak öldürülmesini örnek göstermiştir. Berkes, bu durumda dinselleşmeyi “çağdaşlaşma tehlikesine karşı kaplumbağanın kabuğuna çekilerek korunma çabası” olarak tanımlamaktadır. Buna göre çağdaşlaşma toplumda baş göstermeye başladığı anda dinselleşme humması da yayılmaya başlamaktadır. Değişim süreci için sekülerizm kavramını kullanmayı daha uygun bulan Berkes, bu kavramın karşılığını verebilen Türkçe kelimeyi ise çağdaşlaşma olarak belirlemiştir. Sonuç olarak, çağdaşlaşma süreci, sadece toplumların yüzeyindeki değişimlerle sınırlı kalmayıp, kültürlerin derinliklerine kadar uzanan köklü dönüşümleri beraberinde getirmektedir. Bu süreç, toplumsal, kültürel ve siyasi boyutlarıyla karmaşık ve çelişkili bir yapıya sahiptir. Çağdaşlaşmanın dinamiklerini anlamak, yalnızca geçmişi analiz etmekle değil, aynı zamanda günümüz toplumlarının iç yapısına ve kültürel dokusuna etkilerini kavramakla mümkündür. Bu bağlamda, çağdaşlaşma süreci üzerine yapılan her analiz, bizi hem geçmişi hem de bugünü daha iyi anlamaya bir adım daha yaklaştırmaktadır.