[14 Mayıs’taki] bu adım, Trump’ın Hristiyan sağa, Evanjelik/fundamentalist Hristiyanlara ve ABD’deki Ortodoks Yahudi cemaatine verdiği, Amerikan büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma sözünü hayata geçirmiş oldu. Trump’ın en yakın danışmanlarından biri olan Evanjelik papaz Robert Jeffress, Amerikan büyükelçiliğinin açılış töreninde dua yaptı – ki bu açıkça (…) Anayasa’ya uygun olmayan bir adımdı.
Tali destek gruplarının gücü
Jeffress en sıradışı papaz. Yahudileri, Müslümanları, Hinduları ve Mormonları kâfir olarak nitelemekte. Katolik Kilisesi’nin şeytanın bir aracı olduğunu söyledi. Başkanlık seçimleri sırasında Hillary Clinton’ın destekçilerinin cehenneme gideceğini belirtti. Kısaca o, psikozlu.
Büyükelçiliğin Kudüs’e taşınması, Trump yönetimi altında [Filistin-İsrail] barış sürecinin tamamen terk edilmesinin ve iki devletli çözümün sonunun bir sembolü. Trump yönetiminin Ortadoğu politikasını belirlemekte Ortodoks Yahudilerin ve Evanjelik Hristiyanların sahip olduğu güç bundan daha net ifşa olunamazdı.
Evanjeliklerin Trump üzerindeki nüfuzu her yerde görülebilir. Şubat ayında ölen dünyaca meşhur Hristiyan Evanjelik Billy Graham’a siyasi liderlerin ve halkın taziyesini sunması için Amerikan Kongre binasının büyük kubbesi altına cenazesinin konması ayrıcalığı tanındı. 1852’den bu yana sadece 33 kişiye böyle bir ayrıcalık tanınmıştı ve geleneksel olarak bu imkân başkanlar, siyasi liderler ve askerî kahramanlarla sınırlıydı. Sadece medeni haklar ikonu Rosa Parks gibi birkaç sivil (…) bu şekilde onurlandırılmıştı. Daha evvel hiçbir dinî lidere böyle bir ayrıcalık tanınmamıştı (…)
[Z.T.K. Cenaze töreniyle ilgili yapılmış haberlerden dikkatimi çeken şu satırları paylaşmak istiyorum: Donald Trump törendeki konuşmasında, “Bugün büyük anıtın merkezinde efsanevi Billy Graham yatıyor” diyerek “Dünya’ya Tanrı’nın lütfunun hediyesi, dua etmenin gücünü hatırlatan biri ve Mesih için büyükelçi” açıklamasıyla onun önemini vurguladı.]
Graham bir zamanlar Başkan Richard Nixon’ın ofisinde Antisemitik sözler sarf ederken dinlemelere takılmış ve daha sonra Watergate soruşturmaları sırasında ifşa edilmişti. Graham, Yahudilerin Amerikan devletini ve özellikle de medyasını ele geçirmeye çalıştığına dair Nixon’ın iddialarını tasdik etmişti. Bu tapelerde Graham, “Bu (Yahudi) mutlak gücü kırılmalı yoksa ülke güme gidecek” demişti. Ardından medyadaki kendi Yahudi dostlarına işaret ederek “Bu ülkeye yaptıklarına dair gerçekte neler hissettiğimi bilmiyorlar” diye eklemişti.
Yazının devamını okumak için lütfen TIKLAYINIZ