Sosyolojide İşlevselci Teori

Ortaya çıkış temelleri yirminci yüzyılın sonlarına doğru olan işlevselcilik, sosyoloji tarihinin en etkili yaklaşımlarından birisidir. Kökleri klasik sosyoloji teorilerine dayanan ve toplumu bir sistem çarklısının düzenine benzeten aynı zamanda onu bir model olarak gösteren ve bu modelin düzenliliğine vurgu yapan bu yaklaşım klasik sosyolojide özellikle Emile Durkheim’ın ve Herbert Spencer’ın katkılarından etkilendiğini söyleyebiliriz.
Bu teoriyi açıklamada özellikle başvurulacak analojilerden biri toplumu bir organizmaya benzetmek olacaktır. Bilindiği üzere organizma sistematik bir yapıya sahiptir. Bu analojiye göre nasıl ki organizma alt organlar ve bu organlar arasında alışverişi sağlayan iletişim kanallarından ve alt organları oluşturan daha küçük birimlerden oluşuyorsa; toplum da kurumlardan, alt örgütlenmelerden, gruplardan ve en küçük birim olarak bireylerden bir araya gelmektedir.
İşlevselcilik sistemin yapısal olarak düzgün ve sürekli ilerlemesine vurgu yaparken aynı zamanda uyumu gözetir. Çatışma ve çelişki unsurlarını yok sayar.
Sistemin işlevselliğinin modeli ise; sistem öğelerinin işlevsel olarak ilişkisi, sistemin oluşturucularının sisteme süregiden işleyişi olumlu katkı ve yansımaları, bir sistem diğer sisteme etkisi şeklinde özetlenebilir.
Yapı ve İşlev
Yirminci yüzyılda gelişen farklı teorik yaklaşımlarla birlikte işlevselciğin teme kabulleri sorgulanır olmuştur. Bu teori yapı ve işlev arasında ki ilişki üzerine kurulmuştur. Yapısallık ve işlevsellik arasında tezatlıklar bulunsa da sosyoloji teorisi olarak gelişimi tamamlayarak “yapısal-işlevselcilik” olarak takip edilen bir ekol halini almıştır.
Abrahamson’a göre (1990: 17), yapının belirginleştirilmesi genellikle işlevi de belirginleştirir ya da bunun tersi gerçekleşir; her durumda uygunlukları daha da desteklenmiş olur.
Talcott Parsons, yirminci yüzyıl sosyoloji tarihine en önemli katkıları yapmasının yanında yapısal işlevciliği en önemli kurucularındandır. Yapısal işlevselciliğe klasik sosyolojide Spencer’ın ve Durkheim’ın katkılarına ek olarak Parsons, Weber’in toplumsal eylem teorisinden etkilenmiş ve bu iki klasik yaklaşım üzerine kendi teorisini geliştirmiştir. Toplumsal eylem ve toplumsal sistem teorileriyle Parsons, son klasik ve kurucu sosyolog olarak kabul edilmiştir.
Toplumsal Eylemin Yapısı ve Sistem Teorisi
Sosyolojini konusunun toplumsal eylem olduğunu iddia eden Webere göre toplumsal eylemler bir ideal tip içinde anlaşılabilir. Toplumsal eylem konusunda Weber’in izlerini taşıyan ve kendi üzerinde etkileri bulunan Talcott Parsons’ın sosyoloji alanındaki ilk önemli eseri “Toplumsal Eylemin Yapısıdır”. Beşeri eylem sistemlerinin en küçük birimi olan eylem, birim eylem olarak adlandırılmaktadır. Birim eylem, kendi içinde çözümlendiği takdirde şu bileşenlere ayrıştırılabilir.
- Aktör (her eylem bir kişi tarafından icra edilir)
- Hedef (her eylemin yönelik olduğu bir hedef vardır)
- Durum (her eylem belirli bir mekân içinde cereyan eder. Bu mekânın aktörün denetiminde olan kısımlarına araçlar, kontrol edilemeyen kısımlarına ise şartlar adı verilir.)
- Normlar (her eylem, hedefe uygun araçların seçimini düzenleyen bir normlar dizisine sahiptir.)
Kalıp Değişkenler
- Doğuştan Getirilmiş Nitelik-Başarı:
Parsons’a göre, geleneksel toplumda bireyin toplum içinde ki konumu ailesini statüsüne bağlı iken modern toplumda bu iş tamamen kendi çabası, çalışması ve başarıları geçerlidir.
- Yaygınlık-Özgüllük:
Yaygınlık bireyin başkalarıyla iletişiminde bazı bireylerden beklentiye sahip olma durumudur. Bir insan kuzeninden sadece bir rol beklemez. Aynı zamanda onunla sırlarını paylaşır, farklı durumlarda ihtiyacı olduğunda ona başvurur, vakit fark etmeksizin onu arayabilir. Ancak her durumda insanlar arasında böyle bir ilişki kurmak mümkün değildir. Örneğin tanımadığımız bir belediye taksi şoföründen bizim beklentimiz ve şoförün bizden beklentileri sınırlıdır. Şoförle otobüste, sınırlı bir zamanda ve sınırlı bir mekânda kurulan ilişki özgül bir ilişkidir.
- Duygusallık-Tarafsızlık:
İnsanlar, toplumsal hayatta kurdukları bazı ilişkilerde duygusal beklentilere sahip olurlarken bazılarında olmazlar. Evli bir çift ya da anne ile çocuğu arasındaki ilişkide karşılıklı olarak duygusallık durumunun var olduğu söylenebilir. Bir memur ile vatandaş arasındaki ilişki tarafsızlık ilişkisi olarak işlemektedir.
- Özellik-Evrensellik:
İnsanlar eylemlerini gerçekleştirirken karşılarındaki insanla daha önce özel ilişkiler kurup kurmadıklarını göz önünde bulundurmaktadırlar. Yatılı okullarda uzun yıllar birlikte yaşamış arkadaşlar, özel bir arkadaşlık sistemine dâhil olmuşlardır. Okul ya da belli bir grup aidiyetini paylaşan arkadaşlar birbirleriyle ilişki kurarken özelliklerine referansla ilişki kurmaktadırlar. Diğer taraftan bürokrasideki bir vatandaş-memur ilişkisinin evrensel ölçütlere göre gerçekleşmesi beklenir.
- Birliktelik-Benlik Yönelimi:
İnsanlar bazı durumlarda bireysel çıkarlarının peşinde eylemler gerçekleştirmektedirler. Bazı durumlarda ise sorumlu oldukları vazifeyi ya da görevi yerine getirme durumuyla karşı karşıyadırlar. Parsons, bu kalıp değişkeni önce kabul etmiştir ancak daha sonraki çalışmalarında kullanmamıştır.
Burak KÖKSAL- AYBÜ İİF 4. Sınıf Öğrencisi