Sosyoloji

EMILE DURKHEIM ‘IN “İNTİHAR” ADLI KİTABININ ÖZETİ

Merve Betül Çiftçi

Durkheim kitabın girişinde araştırmasının konusundan bahsetmiş ve bu bağlamda öncelikle intihar kavramının tanımını yapmış. İntihar toplum tarafından çok genel anlamlarda kullanılan bir kavramdır. Durkheim da bu sebeple  önceki kitabında bahsettiği şeyi yapmış: Araştırmanın başında araştırma konusunun doğru bir tanımını yapmak. Yani bu kitabın başında da önce intihar kavramını gündelik dildeki kullanımından arındırmış ve onu kendi araştırması ekseninde tanımlamış.

Ona göre intiharın doğru tanımı şudur:  “Ölen şahıs tarafından ölümle sonuca ereceği bilinerek yapılan olumlu ya da olumsuz bir fiilin doğrudan ya da dolaylı sonucu olan her ölüm olayına intihar denir.”

Bu tanımdan sonra intiharın toplum dışı etkenleri üzerinde durmuş ve bu bağlamda öncelikle intihar ve ruhsal sayrılık durumlarından bahsetmiş. Bu kısımda uzun uzun bazı görüşlerini zikretmiş ve bunları delillendirmiş. Özet olarak Durkheim intiharın açık seçik bir intihar biçimi olmadığını savunmuş. Onun iddiasına göre intiharın eşlik edemeyeceği hiçbir delilik çeşidi yoktur ama bu ancak ikinci derecede bir belirti olabilir. Bu görüşlerini zikrettiği kısımda delilerce işlenen intiharları dört başlık altında sınıflandırmış: Manyak (kaçık) intiharı, melankoli intiharı, saplantı ( sabit fikir ) intiharı ve tepisel (impulsive) ya da otomatik intihar. Bunları da tek tek açıklamış ve çeşitli örnekler vermiş. Bunları özetimize dahil etme gereği duymuyoruz. Durkheim tek bir intihar çeşidi olmadığını, bilakis farklı intihar çeşitleri olduğunu söylemiş ve delilik intiharlarının da intihar olayının tek türü değil, yalnızca onun biçimlerinden birini olduğunu belirtmiş bu kısımda. Ruh hastalıklarından kaynaklanan intiharlar hakkındaki şu görüşü de Durkheim’ın intiharların birey kaynaklı değil toplumsal düzen kaynaklı olduğu görüşüne açıkça göstermektedir : Ruh hali istikrarsız olan bir bireyin istikrarlı bir toplumsal düzende yaşaması, oraya uyum sağlaması güçtür. Bu kısımda Durkheim kadın ve erkek akıl hastalarının intihar istatistiklerini paylaşmış ve yine bunların sonuçlarını toplumsal düzenin işleyişiyle açıklamaya çalışmıştır. Yine aynı bölümde Durkheim ırk faktörü, iklim faktörü gibi konuların intihar üzerinde etkisi olup olmadığını tartışmış. Bu konuların devamında yansılamanın intihar üzerinde etkisi olup olmadığını uzun uzun tartışmış ve yine bireysel değil toplumsal durumların bu konuda etkili olduğunu savunmuş. Kitabın ilk kısmı kısaca bu şekilde özetlenebilir. Ayrıntılardan uzun bir şekilde bahsetme şansımız olmadığı için bu kısmı ana hatlarıyla ele aldık. Bu bölümde kısaca varılan sonuç şudur: Her toplumsal kümenin, ne bireylerin ruhsal yapısı ile ne de fiziksel çevrenin niteliği ile açıklanamayan kendine mahsus bir intihar eğilimi bulunmaktadır. Şimdi kitabın 2.bölümünden bahsedeceğiz.

Kitabın ikinci kısmında Durkheim toplumsal nedenler ve toplumsal örneklerden bahsetmiş.Bu kısımda Durkheim’ın yaptığı şey şudur: İntiharlara yol açan nedenleri sınıflandırarak toplumsal intihar çeşitlerini belirlemek. Bu bağlamda ele aldığı ilk başlık bencil intiharlar. Bu başlık altında da öncelikle farklı dini inançların intiharı nasıl etkilediğini araştırmış. Bunun için de Katolik, Protestan ve Yahudiler’in intihar oranlarını gösteren grafiklerden yararlanmış. Bu araştırma sonucunda 3 grup içinden en yüksek intihar oranının Protestanlarda, sonra Katoliklerde ve en az oranın da Yahudilerde olduğu sonucu varmış. Bu sonucun da yine toplumsal sebeplere bağlı olduğunu söylemiştir. Katolikler ve Yahudilerde toplumsal bütünlük daha fazladır ve ilkel dinlerinkine benzer niteliktedir. Bu iki dini grupta bireysellik azdır. Protestanlarda ise bireycilik ön plana çıkmıştır. Bundan yola çıkarak Durkheim toplumsal birlik ve bütünlüğün intiharı azaltıcı bir etkisi olduğunu iddia etmiştir. Bu konudaki açıklamalar daha uzun ama kısaca bu şekilde açıklamakla yetindik. Durkheim burdan yola çıkarak şu soruyu sormuştur: Eğer din bir toplum oluşturduğu için ve bunu sağladığı ölçüde intihardan koruyorsa diğer toplumların da böyle bir etkisi olabilir mi? Diğer toplumlardan kastı da söz konusu araştırma içinde aile ve siyasal toplumdur. Aile konusunda uzun uzun erkek ve kadınların intihar oranlarını; bekar ve evlilerin intihar oranlarını grafiklerden faydalanarak araştırmıştır. Burada vardığı sonuçları da şöyle zikretmiştir: Çok erken yapılan evlilikler özellikle erkekler açısından intiharı arttırı etkiye sahiptir. Evlilerin ve bekarların intihara bağışıklık katsayısı cinsiyete bağlı olarak değişim göstermektedir. Dullar evlilere göre daha çok bekarlara göre daha az intihar etmektedirler. Ailenin intihar üzerindeki etkilerini araştırdıktan sonra Durkheim şu sonuca varmıştır: Aile intihara karşı güçlü bür koruyu olduğu gibi, temeli ne kadar sağlamsa bu koruma gücü de o ölçüde yüksek olmaktadır. Siyasal toplum üzerindeki araştırmalar neticesinde de aynı şeyi söylemiştir: İntihar, siyasal toplumun bütünleşme ölçüsüyle ters orantılı olarak değişmektedir. Görüldüğü üzere Durkheim toplumun intihar üzerinde ciddi etkileri olduğunu söylemiştir. Çünkü ona göre yaşamın kaynağı da amacı da toplumdur. İnsanı yaşama bağlayan bağın gevşemesi, onu topluma bağlayan bağın da gevşemesinden kaynaklanmaktadır.

Bundan sonraki bölümde Durkheim elcil intiharlardan bahsetmiştir. Elcil intiharları da 3 başlık altında ele almıştır: Zorunlu elcil intiharlar, isteğe bağlı elcil intiharlar, aşırı elcil intiharlar.  Önceki kısımda insanın toplumdan koptuğu zaman kendini kolayca öldürebildiğinden bahsetmişti. Bu kısımda da insanın  toplumla aşırı şekilde bütünleşmesinin de aynı şeye sebep olacağını anlatmıştır. Nitekim yaşamın düzeni içinde hiçbir şey sınırsız bir biçimde iyi kabul edilemez.

Tarihte bazı toplumlar vardır ki intihar bu toplumlarda bir hak değil, aksine ödevdir. Toplum bazı durumlarda bireyi kendisini öldürmesi için baskı altına almıştır. Bu intihar türüne zorunlu elcil intihar adını vermiştir Durkheim. İnsanın açıkça zorunlu tutulmaksızın kendini öldürdüğü durumlar vardır. Bunlar da isteğe bağlı elcil intiharlardır. Bir de bireyin sırf özveri zevkini tatmak için kendini öldürdüğü durumlar vardır. Bunlar da aşırı elcil intiharlar olarak adlandırılmıştır. Hindistan bu tür intiharın en çok görüldüğü yerlerdendir.

Bunlardan sonra bir de kuralsızlık intiharından bahsetmiştir Durkheim. Toplum bireylerin hayatını düzenliyici bir güce sahiptir. Bu düzen bozulduğu zaman bireyler yeni düzene kolayca uyum sağlayamamaktadır. Durkheim da bu yüzden şöyle demiştir: Toplumun düzenleyici etkisinin gerçekleşme biçimi ile intiharların toplumsal oranı arasında bir ilişki vardır. Bu bağlamda birçok örnek vererek konuyu açıklamış. Bunlardan en ilginç olanlarından biri de şudur:  Toplumun ekonomi düzeyi bir anda geliştiğinde intiharların azalması beklenebilir. Ancak ulaşılan veriler bunun tam tersini göstermektedir. Ekonomik gelir bir anda artınca intihar oranları da artmıştır. Çünkü toplum daha az gelire sahipken bir anda zenginleşince bu düzene uyum sağlayamamış, kuralsızlıklar intihar oranını arttırmıştır.  Ani ekonomik değişime bağlı olarak gelişen kuralsızlık örneklerden sadece biriydi. Bu örnekler kitapta daha geniş bir biçimde ele alınmış.

Son kısma kadar intiharın ne olduğu, türleri ve belli başlı yasaları ele alınmıştı. Son olarak intihar toplumsal bir hastalık olarak kabul edilmiş ve bu hastalığı engellemek için neler yapılabilir, neler yapılmalı, bu konuların üzerinde durulmuş. Durkheim artık dinin, ailenin, siyasal toplumun  intiharı engellemek için yeterli olmadığını belirtmiş ve yeni bir çözüm önerisi sunmuştur. Dinsel, ailesel  ve siyasal toplum dışında şimdiye kadar üzerinde durulmamış bir toplumsal kümeden söz etmiştir: Meslek kümesi. İntiharı engelleyici görevin meslek kümelerine verilmesinin sorunu çözeceğini savunmuş ve meslek kümelerinin olumlu etkilerini zikretmiştir. Bununla ilgili görüşlerine ” Toplumsal İşbölümü” adlı kitabının başında da değinmişti.

 

Daha Fazla Göster

Andcenter Editör

Çankırı İli, Orta İlçesi Kalfat Kasabası’nda 1993 yılında dünyaya geldi. İlköğretimi kendi köyünde tamamladı. 2007 senesinde Tevfik İleri Anadolu İmam-Hatip lisesine kayıt oldu. 2011 senesinde Tevfik İleri Anadolu İmam-Hatip Lisesi'nden mezun oldu. Aynı sene Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine başladı. 2016 yılında Ankara İlahiyat’tan mezun oldu. Aynı sene Ankara Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi bölümünde yüksek lisansa başladı. Yüksek Lisans eğitimini Ankara Yıldırım Beyazit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi Bölümü’nde tamamladı. Şuan aynı enstitüde doktora eğitimine devam etnektedir. Gaziantep ili, Şahinbey ilçesinde 2017-2018 Eğitim-Öğretim yilinda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği görevini yaptı. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim dalında Arş. Gör. olarak çalışti.Suan Ankara Yıldırım Beyazit Üniversitesi İslami ilimler Fakültesi'nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya devam etmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı