Marifet Divanı AkademiMarifet Metinleri

Yeni Dünya Zihin ve Hayat Düzeni

Günümüze kadar İslam dünyası geleneksel diye adlandırdığımız topluluklar arasında yer alıyordu ve bu nedenle modernist diye adlandırabileceğimiz Batıyla sürekli çatışma halindeydi. Ne zaman ki bu çatışma yerini alışverişe bıraktı, İslam ülkeleri de kendilerini tanıma fırsatı bularak, kendi toprakları üzerinde coğrafya ve ideolojinin birleştiği bir medeniyet kurmaya başladılar. Bu uyanışın bugüne kalmasının arka planında siyasi ve ideolojik bir çok unsur barınmaktadır. Öncelikle burada bir uyanıştan bahsetmemiz uykuda olduğumuzu kabullenmemiz demektir. Peki ya bu uykunun temelleri ne zaman başladı diye soracak olursak karşımıza Moğol istilası çıkar ama bunu tersten bir okumayla  rahatlıkla anlayabiliriz ki  İslam medeniyeti istila yüzünden çökmedi, çöküş döneminde iken istila ile karşılaştı. Emeviler dönemine kadar yükselme ve yayılma göstermesine rağmen bu dönemde çökme emareleri göstermiş, bu durumu da haçlı seferleri, Moğol istilası ve 16.yy de ki gelişme ve çatışmalarla belirgin bir şekilde hissetmeye başlamış ve kaosa sürüklenmişlerdir.

Müslümanlar içinde bulundukları kaostan çıkmak ve ilimde ilerlemek düşüncesiyle de medreselere yönelmişler. Başlarda tekke ve medrese arasında git-gel yaşanmış burada ki ayrılık din anlayışında ve inanç sisteminde selefilik – sufilik tartışmasına yol açmıştır. Nitekim medreselerde zaman içerisinde muhteva itibariye skolastik düşünceye kaymaya başlamış ve böylelikle onlar da etkisini kaybetmiştir. İslam dünyası bu halde iken Batıda bundan çok farklı değildir onlarda da sapmalar, ayaklanmalar ve çeşitli uydurma hikayeler kulaktan kulağa yayılmaktadır.

İnsan düşüncesi de fiziki sınırlardan etkilenmektedir. Maddesel bir anlayış üzerine inşa edilen batı felsefesinin karşısında, ruh-madde düalizmine inanan bir doğu felsefesi yer almaktadır. Batı ilmin kaynağını da maddeden aldığı için makina sanayi ve teknolojileşme gibi maddi refaha ulaştırabilecek ilimlerde üstünlüğünü ispatlamıştır.

Dinamik bir hayat düzeninde bazı statik normlar yetersiz kalmıştır, İslam dünyasındaki hukuk hareketleri de modern hayata yetişememiştir. Bu demek değildir ki İslam hukuku yetersizdir o dönemlerde batı hızla gelişme içine girmiş ve İslam dünyası diye adlandırabileceğimiz doğuda ona yetişmekte zorluk çekmiştir. Zorluk beraberinde hukuktan mahrum olmayı değil gayreti getirmiştir. Buna binaen de Osmanlı da 1876 yılında şeri hükümlere dayanan ve modern ihtiyaçlara cevap vermeyi amaçlayan Mecelle ortaya çıkmıştır. Fakat bu yenilik biçok eleştirinin de muhatabı olmuş ve Osmanlı’ya kendi içlerinden eleştirilerde gelmeye başlamıştır. Aslında sanılanın aksine Osmanlı’da Miras ve medeni hukuk dışında  şeriat diye bir hukuk düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu iki meselenin dışında kalan konuların tamamı örfi ya da sultani hukuk diye adlandırabileceğimiz türdendir. Birçok meselede Şeyh’ul İslam’a sorular sorulduğu zaman Şeyh’ul İslamın kendisi bunun sultanla ilgili mesele olduğunu söylüyor. Örneğin; vakıf mallarından elde edilen gelirlerin faizle başkalarına verilip kâr edilmesiyle ilgili meseleler bu şekildedir. Sultanın kanaatine ve çıkarlarına göre izin verilir çünkü mülk sultanın vakıf arazisine verilmiştir, vakıf da ondan elde ettiği geliri başkasına faizle vermiştir.

Mesela din hayatın bütün alanlarını kapsar ve nizam getirir mi? Kur’an’ı Kerim de hukukun kaynağı olabilecek 70 küsur ayet olmasına rağmen aile ve miras hukuki gibi konularda gelişen İslam hukuku çağı takip etmekte zorlandığı için borçlar, ticaret ve deniz hukuku gibi konularda geri kalmıştır. Mesela kaynaklarımızda deniz hukuku ile ilgili bilgiler yetersiz kalmıştır. Türkler ve Arapların etrafı denizlerle kaplı olmasına rağmen deniz hukuku, deniz ticareti, denizden elde edilecek menfaatlerle ilgili İslam dünyasının hiçbir uygulaması yoktur. Deniz egemenliği, kıta sahanlığı bunların kullanımı ve hakları doğrultusunda mevcut uygulamalar yetersiz ve alanda yapılan çalışmalarda eksiktir. Bu zor bir iş değildir önemli olan aklı kullanmak ve İslam’da bulunan zaruret-i hamseye göre hüküm vermektir. Eğer öyle olursa hukukun üstünlüğü dediğimiz şey odur.

Usame B. Zeyd kıssasında bunu daha iyi görmekteyiz. Usame b. Zeyd, Hz.Muhammed tarafından sevilen bir kimseydi.Bu yüzden Usame B. Zeyd’den bir zina olayında peygamberimizle konuşulması isteniyor. Ve Usame peygamberimize gelip ricada bulunuyor kadını affedelim diye peygamberimiz çok sinirleniyor ve diyor ki: ‘’sen biliyor musun daha önceki milletler niçin helak oldu?’’ Yahudiler zina eden bir adam veya kadına para vererek o işten kurtulur. Yani diyet. Kadın orta tabakadan adam zenginse adam kurtulur kadın dövülür. İkiside fakir ise ikisi de öldürülür. Allah hak olan bir şeyi adil olan bir şeyi herkese eşit şekilde uygulamadıkları için onları zelil kıldı.’’ Benden bunu mu istiyorsun?’’ diyor.Yani adalet herkese hakkını vermektir. Çizgiyi çekip herkese aynı şekilde muamele ederseniz hukukun üstünlüğü sağlanmış olur. Adalet zenginlik, güzellik gibi şeylerde değildir.

Dünya’nın zengin ülkeleri adil bir sistem uygulayarak fırsat eşitliği veriyorlar. Geniş katılımlı siyasal kurumların varlığı ülkeleri ayakta tutar.  İslam dünyasında adalet çizgisini çekemiyoruz. Bunun yanında o özgürlüklerin garantisini de sağlayamıyoruz ve biz bir yetki devrini nasıl yapacağımızı da bilmiyoruz. Baktığımızda 1830-1840’lardan sonra bir zihin kayması oluyor her şeye hukuk nazarından bakma ya da her şeyi biz Kur’an’dan hukuk çıkarırsak sorun çözülecek sanıyoruz. Halbuki geçmişte de sadece İslam hukuku ile meseleler çözülmemiştir. Önceliğimiz hukuk eğitimi almış bireylerin, İslam hukukuna bakarken geniş çaplı bakmaları ve dört kadınla evlenme, mirasın üçte biri gibi ilkel şeylerden uzaklaşarak çağdaş meselelere eğilmeleri yönündedir.

Ulusların Düşüşü (Daron Acemoğlu/James A. Rabinson) ;  Kitapta bir milletin düşüşü ve yükselişi ile ilgili temel bilgiler yer alır. Ayrıca kitapta geçen temel ilkeler vardır. Kitap, 1900’lü yılların başında Meksika-Amerika sınırında bir şehri Amerika’nın satın almasını konu edinir. O zaman ki nüfusu 140 bin olan şehir tam ortasından yarısı Amerika’da yarısı da Meksika’da kalacak şekilde bölünüyor. Bu bölünmeden sonra şimdi ne olacak diye bir gözlem yapılıyor. Bunun sonucunda 70 yıl doluyor ve Amerika’nın satın aldığı bölgede ki halkın maaşı 70 bin dolar, Meksika’da kalan kısım ise 6 bin dolar olarak gözlemleniyor. İki şehirde yaşayan halk birbiriyle akraba ve dinleri, milletleri, toprakları, dilleri aynı olmasına rağmen, Meksika bölgesinde kalanların suç oranı Amerika’nın satın aldığı taraftan 7 kat daha fazla. Kilise’ye gidenler orda daha fazla burda daha az. Fakat yazar diyor ki bir milletin düşmesinde veya kalkınmasında din temel unsur değildir. Toprakta değildir. Eski bilgilerimize göre coğrafya, toprak eğer iyi ise Mısır ve Nil havzasında olduğu gibi kalkınma olur sanıyoruz. Yazar öyle bir şeyin etkisinin olmadığını söylüyor.

Yazar meseleyi en son hukukun üstünlüğüne örgütlenmedeki ifade özgürlüğüne, bireysel yatırımcının haklarının korunmasına ve kendini güvende hissetmesine bağlıyor.

Bunlar ise İslam’da saydığımız can, mal, ırz, namus ve dinin korunması ile eşdeğer şeylerdir.

Siz bunları korumalısınız, siz bunları var etmemelisiniz. Demokratik değerler veya hukukun üstünlüğü altında bu beş temel çerçevede gerçekleştirmelisiniz. Mesela malın korunmasını sen bendensin; senin malını koruyorum diyerek malına çöküyorsam bu yanlış bir yöntem olur. Yazar Amerika’da üretim ile ilgili sistem, kurumlar var bu kurumları ve sistemi dünyanın neresine götürürseniz götürün aynı sonucu elde edersiniz ve başarılı olursunuz demektedir.

Yazar, İngilizlerin zengin olmaya başladığı yılın Magna Carta’dan itibaren olduğunu söylemektedir. O zamana kadar Almanlar, İspanyollar İngilizleri baskılıyor. Yazar: ‘’peki Magna Carta’dan sonra ne oldu diyor?’’ Oradaki zengin ulema, zengin işçi takımı ayaklanıyor ve Kral’ın yetkilerini sınırlandırıyorlar. Kral ne zaman görevi bırakmak zorunda? Egemenlik, iktidar devri gerçekleşmeli diyorlar.

İslam dünyasında, günümüze gelinceye kadar veya normal demokratik teammüllerde hangi şartlarda iktidar devredilir? Bu sorunun cevabı yoktur. Yıla göre mi, başarısızlığa göre mi, yaşa göre mi değişmelidir?

Onlar İngiltere de 23 bölge belirliyorlar bu bölgedeki zenginler yani şirket sahibi kimseler, bunların yirmi tanesi bir araya gelirse Kral’ın onlara sağladığı imkân veya imtiyazlar başarısızsa Kral’ı görevden alırlar ve hakikaten Magna Carta’yı imzalayan Kralı 6 yıl sonra görevden alıyorlar ve James denilen şahsı Kral yapıyorlar. James Amerika’yı keşfetmeye dair yolların değişmesini başlatan kişidir. Bir kişi Kral’a ip eğirme makinası bulduğunu söylüyor ve o makinayı bulan şahsı Kral huzurundan çıkartıyor çünkü onu kabul ederse birçok işçi işinden olacaktır Buradaki asıl mesele ‘Siz bireysel teşebbüsü ve yatırımcının önünü açacaksanız ve yatırımcının canını, malını, ırzını, namusunu, dinini güvence altına alacaksınız.

Yazar tam olarak bunu söylemese de ulusları başarıya götüren yol hukukun üstünlüğü, fikir hürriyeti, yatırım hürriyeti ve bu hürriyetlerinde eşit biçimde korunmasıdır.

Hazırlayan: Nazife Yılmaz

 

Etiketler
Daha Fazla Göster

Andcenter Editör

Çankırı İli, Orta İlçesi Kalfat Kasabası’nda 1993 yılında dünyaya geldi. İlköğretimi kendi köyünde tamamladı. 2007 senesinde Tevfik İleri Anadolu İmam-Hatip lisesine kayıt oldu. 2011 senesinde Tevfik İleri Anadolu İmam-Hatip Lisesi'nden mezun oldu. Aynı sene Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine başladı. 2016 yılında Ankara İlahiyat’tan mezun oldu. Aynı sene Ankara Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi bölümünde yüksek lisansa başladı. Yüksek Lisans eğitimini Ankara Yıldırım Beyazit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi Bölümü’nde tamamladı. Şuan aynı enstitüde doktora eğitimine devam etnektedir. Gaziantep ili, Şahinbey ilçesinde 2017-2018 Eğitim-Öğretim yilinda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği görevini yaptı. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim dalında Arş. Gör. olarak çalışti.Suan Ankara Yıldırım Beyazit Üniversitesi İslami ilimler Fakültesi'nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya devam etmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı