KişilerKuramlarMarifet Divanı AkademiTerimler

BİR SAPKINLIK SOSYOLOJİSİ/ ETİKETLEME

İsminaz Demirci/ AYBÜ İlahiyat 4. Sınıf Lisans Öğrencisi

Etiketleme kuramının kökenleri Frank Tannenbaum ve Edwin Lemert’in çalışmalarına dayanmaktadır. Tannenbaum’un “Crime and the Community” (1938) adlı eseri ve Lemert’in “Primary and Secondary Deviance” (1951) eserinde geçen birincil ve ikincil sapma kavramları, etiketleme kuramının temel taşlarıdır.

 Etiketleme kuramının öncüsü olarak kabul edilen ve etiketleme kuramını geliştiren bir isim olan Howard S. Becker’in 1960’lı yıllarda kaleme aldığı ve 1963 yılında yayımlanan ‘Outsiders’ adlı eseri, bu araştırmanın ana odak noktası olacaktır.  Bu eser, sapkın davranışların toplum tarafından nasıl etiketlendiğini ve bu etiketlerin bireyler üzerindeki etkilerini inceleyen temel bir çalışmadır. Becker, sapkın davranışın toplumun tanımlamaları doğrultusunda belirlendiğini ve bu tanımların bireylerin kimlikleri ile davranışlarını şekillendirdiğini savunmaktadır.

Öyleyse, bu kuramı geliştiren Howard S. Becker’ı tanıyalım. Becker, 18 Nisan 1928’de Chicago, Illinois’de doğdu. Müzikle ilgisi küçük yaşlarda başlamış ve gençlik yıllarında barlarda ve kulüplerde piyanist olarak çalışmıştır. 1946 yılında Chicago Üniversitesi’nden sosyoloji alanında lisans derecesini almıştır. Aynı üniversitede sosyoloji yüksek lisansı ve doktorası yapmış olup, doktora tezini Chicago’daki okul öğretmenleri üzerine yazmıştır.  Becker, Chicago Sosyoloji Okulu geleneğinde eğitim görmüş ve niteliksel veri analizine odaklanmıştır. Everett C. Hughes, onun akıl hocası olmuştur. Doktorasını tamamladıktan sonra esrar kullanımı üzerine çalışmalar yapmış ve çeşitli üniversitelerde öğretim üyesi olarak görev yapmıştır. Becker, sosyal bilimci olması itibariyle aynı zamanda yöntem üzerine de çalışmalar yapmıştır. 2007 yılında yazdığı “Sosyal Bilimcilerin Yazma Çilesi” adlı eseri, sosyal bilimcilerin yazma sürecinde rehberlik eden, teknik ve stil önerileri sunan, yayımlama sürecini açıklayan ve etik kurallara dikkat çeken kapsamlı kılavuz niteliğinde bir eserdir.  Becker, uzman bir sosyolog olmasının yanı sıra bir caz müzisyeniydi. 1960’lı yılların caz kulüplerindeki “esrar tüketimi” üzerinden “sapkınlık” konusunu tartışmıştır. Bu tartışmaların ürünü olarak 1963 yılında yazdığı ‘Outsiders’ adlı eseri, “etkileşimci sapkınlık kuramı”nın en önemli kurucu saha araştırmalarından biri olarak kabul edilmektedir. 1965 yılında Northwestern Üniversitesi’ne sosyoloji profesörü olarak atanmış ve 1991 yılına kadar burada ders vermiştir. Becker, kariyeri boyunca birçok ödül kazanmış ve çeşitli dereceler almıştır. 1999 yılında emekli olduktan sonra San Francisco’da yaşamış ve müzikle ilgilenmeye devam etmiştir. Howard S. Becker, 16 Ağustos 2023 tarihinde 95 yaşında San Francisco’da vefat etmiştir.

Etiketleme kuramının kökeninde yer alan Tannenbaum’un “Crime and the Community” (1938) adlı eserinde etiketleme kuramı; suç ve toplum üzerinedir. Uyuşturucu kullanan insanların bazı toplumlar tarafından etiketlenebileceği kaçınılmazdır. Örneğin, bir genç okulda kavgaya karıştığında ve disiplin cezası aldığında, okul yönetimi ve arkadaşları tarafından “sorunlu çocuk” olarak etiketlenebilir. Bu etiket, gencin okulda ve toplumda nasıl algılandığını ve kendisini nasıl gördüğünü etkileyebilir. Genç, bu etiketi kabul ederek davranışlarını bu şekilde şekillendirebilir ve gelecekte daha fazla sapkın davranış sergileyebilir. Bu durum, etiketleme kuramının suç ve sapkınlık konularındaki etkisini göstermektedir.

Etiketleme kuramının kökeninde yer alan bir diğer isim olan Edwin Lemert, “Primary and Secondary Deviance” (1951) adlı eserinde etiketleme kuramını birincil ve ikincil sapma olarak ayırmıştır. Lemert, birincil sapmanın bireyin ilk defa gerçekleştirdiği sapkın davranış olduğunu, ikincil sapmanın ise bu davranışın toplum tarafından etiketlenmesi ve bireyin bu etikete göre kimlik geliştirmesi sonucunda ortaya çıkan devam eden sapkınlık olduğunu belirtir. Örneğin, Ahmet lisedeyken ilk defa mağazadan ufak tefek eşyalar çaldığında, bu birincil sapma olarak değerlendirilir çünkü Ahmet, bu davranışını tekrarlamayı planlamaz ve toplum ya da ailesi bu olaydan haberdar olmaz, dolayısıyla Ahmet üzerinde herhangi bir etiketleme yapılmaz. Ahmet, bu olayın ardından normal hayatına devam eder ve kendini suçlu olarak görmez. Birincil sapmaya örnek teşkil eden bu olayda, Ahmet’in sapkın davranışı gizli kalır ve sosyal kimliğini etkilemez. Ancak bir yıl sonra aynı mağazadan tekrar bir şeyler çaldığı fark edildiğinde ve yakalandığında, olay polis tarafından kaydedilir ve okulunda ve çevresinde duyulur. Ahmet’in ailesi, öğretmenleri ve arkadaşları tarafından “hırsız” olarak etiketlenir. Ahmet, bu etiketi kabul etmese bile, toplumun ona olan bakış açısı değişir ve herkes onu potansiyel bir hırsız olarak görmeye başlar. Ahmet, bu etiketlemeye karşı çıkmak yerine, kendisini bu kimlik içinde görmeye başlar ve daha fazla sapkın davranış sergilemeye devam eder. Bu durum, ikincil sapmaya bir örnektir; toplumun etiketlemesi sonucunda birey, bu etiketi benimseyerek sapkın davranışlarına devam eder. Böylelikle, birincil sapma bireyin toplum tarafından etiketlenmeden önce gerçekleştirdiği gizli sapkın davranışları ifade ederken, ikincil sapma bireyin etiketlenmesi sonucunda bu etikete uygun olarak geliştirdiği sürekli sapkın davranışları ifade eder.

Howard S. Becker’ın 1963 yılında yayımlanan “Outsiders” adlı eserinin, etiketleme kuramı açısından en temel çalışmalardan biri olduğunu dile getirmiştik. Bu bağlamda, Becker’ın eserinde sapkınlık sosyolojisi çerçevesinde etiketleme kuramını nasıl ele aldığını inceleyelim.

“Outsiders” kavramının Türkçe karşılığı “hariciler” olarak ifade edilmektedir. Bu ifade “dışlanmışlar” anlamına gelmektedir.  Harici terimi hem etiketlenen hem de etiketleyenin bakış açısına göre değişiklik gösterilerek kullanılmaktadır. Toplumsal normları ihlal eden birey, toplum tarafından güvenilmez veya dışlanmış biri olarak algılanabilir ve bu kişi, toplumun belirlediği normlar çerçevesinde yaşamaya uygun görülmeyebilir. Bu durum, toplumsal grubun, normları ihlal eden kişiyi harici olarak nitelendirmesiyle sonuçlanır. Öte yandan, normları ihlal eden bireyin perspektifinden bakıldığında, bu kişi kendisine dayatılan normları kabul etmeyebilir ve kendisini yargılayanların yetkinliğini sorgulayabilir. Hatta, yargılayanların yasalarını tartışarak, onları aslında dışarıdan biri olarak değerlendirebilir. Bu bağlamda, normları ihlal eden kişi, toplumu harici olarak isimlendirebilir. Nihayetinde hem toplumsal grup hem de normları ihlal eden birey birbirini dışlayabilir. Toplum, norm ihlalcisini dışarıdan biri olarak görürken, normu ihlal eden kişi de toplumu dışarıdan biri olarak değerlendirebilir.

Becker’a göre sapkınlık ise, belirli bir grup tarafından dayatılan kurallara uymama durumudur. Sapkınlık, toplumsal bağlamda farklı grupların farklı kurallara sahip olabileceği ve bir kişinin bir grubun kurallarına uyarken başka bir grubun kurallarını ihlal edebileceği gerçeğini de kapsar. Dolayısıyla, sapkınlık hem belirli grupların kurallarıyla ilgili kesinlik arz eden durumları hem de farklı grup normlarının çakışmasından doğan belirsizlikleri içerebilecek şekilde ele alınmalıdır.

Becker tarafından sapkınlık, bir süreç olarak değerlendirilmektedir ve bu süreç en temelde şu aşamalardan oluşmaktadır:

  1. Normların Oluşumu ve Beklentiler (Kurallar ve Kuralların Dayatılması): Toplumlar, üyelerinin nasıl davranmaları gerektiğine dair normlar ve beklentiler geliştirmektedir. Bu normlar, yazılı veya yazılı olmayan normları içermektedir. Normların belirlenmesinde toplumun kültürel, tarihsel ve sosyal dinamiklerinin önemli rol oynamaktadır.
  2. Norm İhlali: Bireyler veya gruplar, çeşitli nedenlerle bu normları ihlal edebilmektedir. Bu ihlaller, kasıtlı veya kasıtsız, bilinçli veya bilinçsiz olabilmektedir. Norm ihlali, sapkınlık sürecinin ilk aşaması olarak değerlendirilmektedir.
  3. Toplumsal Tepki ve Etiketleme: Sapkınlık, sadece norm ihlali ile tanımlanmamaktadır. Toplumun bu ihlali nasıl algıladığı ve buna nasıl tepki verdiği, sürecin önemli bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, etiketleme teorisi devreye girmektedir. Etiketleme teorisine göre, bir davranışın sapkın olarak görülmesi, toplumsal tepkilere ve bu davranışın nasıl etiketlendiğine bağlı olmaktadır. Aynı davranış, farklı toplumlarda farklı tepkiler alabilmekte ve bu da o davranışın sapkın olarak kabul edilip edilmeyeceğini belirlemektedir.
  4. Etiketleme ve Sapkın Kimlik: Toplumun verdiği tepki ve etiketleme, bireyin kimlik algısını da etkileyebilmektedir. Bir kişi sapkın olarak etiketlendiğinde, bu etiket kişinin kendini algılama biçimini ve toplumsal rollerini değiştirebilmektedir. Bu süreç, bazen bireyin sapkın davranışlarını devam ettirmesine veya pekiştirmesine yol açabilmektedir.
  5. Sapkınlık ve Toplumsal Kontrol (Ahlak Girişimcileri): Toplumlar, sapkın davranışları kontrol etmek ve düzenlemek için çeşitli mekanizmalar geliştirmektedir. Bu mekanizmalar, yasal yaptırımlar, sosyal baskılar ve eğitim gibi çeşitli yollarla işleyebilmektedir. Toplumsal kontrol mekanizmaları, sapkın davranışların yayılmasını engellemeyi ve toplumsal düzeni korumayı amaçlamaktadır.

Becker, eserinde esrar (marihuana) kullanıcılarını, caz müzisyenlerini, gençlerin toplum tarafından nasıl isyankâr veya problemli olarak etiketlendiğini ve suç işleyen bireyler ile çetelerin nasıl etiketlendiğini ele almaktadır. Marihuana kullanıcıları bağlamında, bu bireylerin toplum tarafından nasıl etiketlendiği ve bu etiketin kullanıcıların kimliklerine ve davranışlarına nasıl yansıdığı incelenmektedir. Caz müzisyenleri örneğinde ise, toplumun genel normlarından sapma olarak görülen yaşam tarzları ve davranışları nedeniyle nasıl etiketlendikleri tartışılmaktadır. Gençlerin isyankâr veya problemli olarak etiketlenmesi üzerine yapılan analizlerde, bu etiketlerin gençlerin davranışlarını ve toplumsal uyum süreçlerini nasıl etkilediği açıklanarak suç işleyen bireyler ve çeteler üzerinde de durularak, bu kişilerin suçlu olarak etiketlenmesi ve bu etiketlerin gelecekteki davranışlarını nasıl şekillendirdiği detaylandırılarak anlatılmaktadır.

Sapkınlık, sosyolojik bir perspektiften toplum tarafından inşa edilen bir olgudur. Bu, sapkınlığın durağan ve evrensel bir kavram olmadığını, aksine zaman ve mekâna göre değişebilen bir yapı olduğunu gösterir. Örneğin, bir dönemde veya kültürde sapkın olarak kabul edilen bir davranış, başka bir dönemde veya kültürde normal kabul edilebilir.

Sonuç olarak, sapkınlık sadece bireysel bir eylem değil, aynı zamanda toplumsal bir süreçtir. Bu süreçte, normların belirlenmesi, ihlalin gerçekleşmesi, toplumsal tepkiler ve etiketleme, bireyin kimlik algısı ve toplumsal kontrol mekanizmaları önemli rol oynar. Sapkınlığın anlaşılması, toplumun normatif yapısını ve toplumsal düzenin nasıl korunduğunu anlamak için de kritik bir öneme sahiptir.

Günümüz meseleleri üzerinden Türkiye bağlamında etiketleme kuramını çarpıcı iki örnekle şu şekilde inceleyebiliriz:

  1. İlahiyat Öğrencilerinin Sevgililik Durumları

Ayşe, Türkiye’deki bir ilahiyat fakültesinde eğitim gören başarılı bir öğrencidir. Ayşe, fakültede aynı sınıfta okuyan Ahmet ile sevgilidir. Bu durum, fakültedeki bazı öğrenci ve öğretim üyeleri tarafından farklı tepkilerle karşılanmaktadır.

Birincil Sapma:

Ayşe ve Ahmet, diğer öğrenciler gibi sosyal hayatlarında normal bir şekilde sevgili olmayı tercih etmektedirler. Okul dışında birlikte vakit geçirirler, birlikte ders çalışırlar ve arkadaş çevrelerinde ilişkilerini açıkça yaşarlar. Ancak, bazı arkadaşları ve öğretim üyeleri, ilahiyat öğrencilerinin böyle bir ilişkide olmalarını hoş karşılamazlar.

Etiketleme:

Ayşe ve Ahmet, sevgili oldukları için bazı çevreler tarafından dini değerlerine uygun olarak yaşamayan gibi olumsuz etiketlerle damgalanabilirler. Hatta bu durum dindarlar tarafından tekfire kadar gidebilir.

İkincil Sapma:

Sürekli olarak bu tür etiketlemelerle karşılaşan Ayşe ve Ahmet, kendilerini yalnız hissedebilirler. Fakültede daha az sosyal etkileşimde bulunmaya başlayabilirler ve bu durum akademik ve sosyal hayatlarını olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, bu etiketlemeler nedeniyle ilişkilerini gizlemeye çalışabilirler.

  1. Muhafazakâr Erkeklerin Dişileşmesi

Türkiye’de, bazı muhafazakâr erkekler içerisinde dişileşmeye yönelik eğilim görülmektedir. Gerek evlilik içerisinde erkeklerin eşlerine karşı trip atması gibi soyut olarak gerekse dış görünüşleri itibariyle somut olarak bakımlı olmaları nedeniyle “dişileşmiş” olarak etiketlenebilirler. Bu etiketleme, onların toplumsal algılarını ve benlik değerlerini ciddi şekilde etkileyebilmektedir.

Ali, 25 yaşında genç muhafazakâr bir erkektir. Günlük yaşamında bakımlı ve modaya uygun giyinmeyi sever. Ayrıca, duygusal ve sempatik bir kişiliğe sahiptir. Bu özellikleri nedeniyle, bazı toplumsal çevrelerde “dişileşmiş” olarak etiketlenmiştir.

Birincil Sapma:

Ali, sosyal medya hesaplarında modaya uygun kıyafetler giymekte ve günlük bakım rutinlerini paylaşmaktadır. Ayrıca, arkadaşlarıyla duygusal ve sempatik ilişkiler kurar. Bu davranışlar, toplumun bazı kesimleri tarafından hoş karşılanmaz. Ali, bu davranışları nedeniyle “dişileşmiş” olarak etiketlenir.

İkincil Sapma:

Sürekli olarak bu tür etiketlemelerle karşılaşan Ahmet, kendini yalnız hissetmeye başlar. Toplumun bu etiketi kabul etmesi ve Ahmet’in bu etiketlerle özdeşleşmesi, onun kendini daha fazla savunma ihtiyacı duymasına ve toplumsal normlara daha uyumlu hale gelmesine yol açabilir. Ya da Ahmet bu etiketlemelere tepki olarak, daha geleneksel erkeklik normlarına uygun davranışlar sergilemeye başlayabilir ya da bu normların baskısından kaçınmak için sosyal çevresini değiştirebilir.

Sonuç olarak bireylerin toplumsal normlardan sapmaları genellikle çevreleri tarafından olumsuz etiketlemelerle sonuçlanır. Ayşe ve Ahmet’in ilişkisi, ilahiyat fakültesinde dini normlara aykırı bulunurken, Ali’nin dişilleşmiş olarak etiketlenmesi, muhafazakâr erkeklik normlarına uymadığı için ortaya çıkmaktadır. Bu etiketlemeler bireylerin sosyal ve psikolojik durumları üzerinde önemli etkiler yaratır. Etiketlenen bireyler, etiketlendikleri davranışları devam ettirdiklerinde bu, olumsuz bir etki altında olduklarını gösterir; aksine, bu davranışları bırakmaları ise olumlu bir etki altında olduklarını işaret eder. Bununla birlikte, etiketleme sürecinin etkileri, etiketleyen ve etiketlenen bireyler arasında, zamanla ve toplumlar arasında farklılık gösterebilmektedir. Dolayısıyla, sapkınlık ve etiketlemeyi, başkalarının tepkileriyle doğrudan ilişkili bir süreç olarak değerlendirilebiliriz.

Kaynakça

Becker, H. S. (2013). Haricîler (Ş. Geniş & L. Ünsaldı, Çev.). Heretik Yayıncılık. (Orijinal eser 1963 yılında yayımlandı.)

 

Etiketler
Daha Fazla Göster

Andcenter Editör

Çankırı İli, Orta İlçesi Kalfat Kasabası’nda 1993 yılında dünyaya geldi. İlköğretimi kendi köyünde tamamladı. 2007 senesinde Tevfik İleri Anadolu İmam-Hatip lisesine kayıt oldu. 2011 senesinde Tevfik İleri Anadolu İmam-Hatip Lisesi'nden mezun oldu. Aynı sene Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine başladı. 2016 yılında Ankara İlahiyat’tan mezun oldu. Aynı sene Ankara Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi bölümünde yüksek lisansa başladı. Yüksek Lisans eğitimini Ankara Yıldırım Beyazit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi Bölümü’nde tamamladı. Şuan aynı enstitüde doktora eğitimine devam etnektedir. Gaziantep ili, Şahinbey ilçesinde 2017-2018 Eğitim-Öğretim yilinda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği görevini yaptı. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim dalında Arş. Gör. olarak çalışti.Suan Ankara Yıldırım Beyazit Üniversitesi İslami ilimler Fakültesi'nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya devam etmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı