KişilerKuramlarMarifet Divanı AkademiMarifet MetinleriTerimler

Toplumsal Yapı ve Değişme Kuramları- Alev Erkilet

Mehmet Emin Sarıkaya

Erkilet kitabında toplumsal değişmeye dair bir literatür verme derdinde olan klasik kitaplardan ve aynı zamanda toplumsal değişme kavramına dair ansiklopedik bir eserden farklı bir konu ve amaç  üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Klasik sosyoloji kuramlarından İşlevselcilik, Çatışmacılık ve Toplumsal Eylem kuramlarının toplumsal yapı ve değişmeye nasıl yaklaştıklarını incelemektedir. Bunu yaparken Sorokin, Porsons, Dahrendorf ve Merton’ın toplumsal yapı ve değişmeye dair teorilerine odaklanmaktadır. Her bir düşünürün insan sayıltısı, toplumsal yapıya dair teorik bakışı ve toplumsal değişmeyi nasıl anladıklarına yönelik açıklamalarda bulunur. Aynı zamanda bu düşünürleri birbirlerinden bağımsız olarak değil ortak kavramlara sahip farklı teoriler olarak değerlendirir.

Kitaba Sorokin ile başlayan yazar Sorokin’in sosyolojik tahayyülüne dair şu açıklamalarda bulunur:

  • Toplumsal sistemler insanın anlamlandırmasının sonucu olan kültürel sistemlerin bir ürünü olarak ortaya çıkmaktadır.

Bunlar ;

a. doğru ile yanlışı birbirinden ayıran etik sistemler;

b.mülkiyet ilişkilerini, temel hak ve görevleri düzenleyen, yasal olanla suç teşkil eden eylemleri birbirinden ayıran hukuk sistemleri,

c. kutsal ve tabu olanı olmayandan ayıran dini sistemler;

d. bilgi edinirken gerçekle hatayı birbirinden ayıran bilimsel sistemler ve sanat sistemleridir.

  • İçten araştırma ve sezgi yöntemiyle toplumsal olguları bütünleştiren içsel faktörleri, dışsal-çevresel koşulları da dikkate alarak, ortak anlamın oluşumundaki rolleri üzerinden değerlendirir.
  • Bir sosyo-kültürel bütünün üç ögesinden bahseder: anlamlar, araçlar ve insandır bu ögeler. Bu sistemler maddi olmayan, zamansız ve mekânsız anlamlar; anlamları maddileştiren araçlar ve maddi araçların yardımıyla bu anlamları işler hâle getiren insanlardan müteşekkildir.
  • Toplumbilimciler sosyo-kültürel fenomene sosyo-kültürel olma anlamı üzerinden yaklaşmalıdır.
  • Sosyo kültürel olgular aralarında anlamlı nedensel bir bağ olduğunda sistem oluşturur. Aksi halde yığınlardan ibarettir. Bu çerçevede Sorokin sistemleri yığınlardan anlamlılık boyutu ile ayırır.
  • Sistemlerin oluşması dil, din, bilim, sanat ve etik-hukuk bileşimi ile gerçekleşir.
  • Merkezi anlam ve değerler, etkileşim ve düzenleyici normlar sisteme şeklini kazandırır.
  • Sorokin bir toplumsal sistemin maddi ve manevi ögelerinin karşılık etkileşim içinde olduğundan ve aynı zamanda sistemin bir yerinde veya bir sistemde meydana gelen değişimlerin sistemin diğer öğelerinde de etki yaratacağı iletkenlik kavramından bahseder.
  • Sistem devamlılığını korumak için sınırlı çeşitlenebilir bir yapıda devam etmek zorundadır.
  • Sorokin dikotomik anlayışı reddettiği için tüm sistemleri bir sistemin toplumun alt parçaları olarak kavrar.

Sorokin sosyal değişmeyi üç soru çerçevesinde ele almıştır:

Ne değişir?

Nasıl değişir? ve

Neden bu şekilde değişir?

 Bu sorulara sırasıyla şu şekilde cevaplar vermiştir:

  • Sistemler ve yığınlar değişir, sistem belirli düzenlilikler gösterirken, yığınlardaki değişim rastlantısaldır.
  • Bu değişimler zamanda ve mekânda gerçekleşen nitel ve nicel farklılaşmalar yoluyla gerçekleşir. Sorokin mekânı hem fiziki hem de beşeri mekân anlamlarında kullanır.
  • Bu soruya verilen yanıt Sorokin’in sisteminin üç ilkesi olan içsel değişme, sınırlar ve gerçekliğin bütüncü karakterini ortaya çıkarmaktadır.

 

  1. İkinci düşünür olan Parsons’ın toplumsal yapı ve değişme anlayışının dayandığı temelin onun Weber’den etkilenerek geliştirdiği toplumsal eylem fikri üzerine bina edildiğini belirtilmektedir.
  • Ona göre beşeri eylem sistemlerinin en küçük birimi olan eylem, birim eylemdir. Birim eylem kendi içinde şu bileşenlere ayrıştırılabilir:

Aktör: Her eylem bir kişi tarafından icra edilir;

Hedef: Her eylemin yönelik olduğu bir hedef vardır;

Durum: Her eylem belli bir mekân içinde cereyan eder. Bu mekânın aktörün denetiminde olan kısımlarına araçlar, kontrol edilemeyen kısımlarına ise koşullar adı verilir.

Normlar: Her eylem, hedefe uygun araçların seçimini düzenleyen bir norm ya da normlar dizisine sahiptir. Parsons eylemi bilişsel, hissi ve normatif olarak üç boyuta ayırır ve insanın her eyleminde bu üç boyut mevcut olduğunu belirtir.

  • Parsons’a göre bir toplumsal sistem uyum, hedefe ulaşma, bütünleştirme ve örüntüleri muhafaza etme şeklinde ifade edilen AGIL şemasını kullanılarak pek çok sistemin çözümlemesi yapmaktadır.
  • İki tür toplumsal değişme söz konusudur: yapısal ve evrimsel. Yapısal değişimlerde basit toplumdan karmaşık topluma geçişte olduğu gibi toplumun bir tipten diğerine geçişi söz konusudur. Bunda toplumsal gerilimler esas rolü oynar. Evrimsel değişimler ise bir toplumdaki farklılaşma ve uyum düzeyini artıran daha çok sistem içi ihtiyaçlardan kaynaklanır.
  • Sorokinle ortak bir anlayış çerçevesinde Durkheim’dan miras olan normatif kuralları din, bilim, sanat ve etik alanlarında benimsemişlerdir.
  • Sorokin’de olduğu şekliyle Parsons’ta da dış faktörler vurgusu bulunmaktadır.
  • Yine Sorokin’de olduğu gibi Parsons’ta sistemlerin varlığını onları diğer sistemlerden ayıran sınırlara bağlamıştır.
  • Toplumsal etkileşimi statü-rol ilişkileri olarak yapısal faktörlerde aramaktadır.
  • Parsons toplumsal tabakalaşmayı bir ödül ceza sistemi içerisinde meydana gelen boş statülerin doldurulması olarak anlamaktadır.
  • Toplum tiplerini ise cemaat ve cemiyet, mekanik organik tipolojik ayrımlarına denk gelecek şekilde model değişkenler üzerinden aktarır.
  • Değişim kültür birey ve toplum ekseninde gerçekleşir. Değişimin motor gücü kurumsal değişikliklerdir. Birey ve kültür bu değişimi etkileyen dış faktörlerdir.
  • Porsons’ın insan sayıltısı insanın özü itibari ile uyumlu bir varlık olduğu üzerinedir. Ancak insan sapmalara karşıda toplumsal kontrol mekanizmaları işlemediğinde maruz kalır. Bu çatışmacı tarafı sapma anlarında ortaya çıkar. Bu haliyle Parsons’ın toplumsal eylem sosyolojisi yükselen Amerikan gücünün bir analizini içerir.
  1. Bir diğer önemli kuramcı Dahrendorf, kendisini eleştirel teori içerisinde değerlendirir. Ancak Sorokin ve Porsons sosyolojilerinden etkilendiği noktalar itibari ile normatif bir işlevselci olarak da adlandırılır.
  • Onun insan sayıltısı insanın homopoliticus olduğu yönündedir. Marks’ın homoeconomicus’u gibi tek yönlü bir insan tanımıdır. Dahrendorf Marksizme İşlevselcilik tarafından getirilen eleştirilere bir cevap olması istemiyle teorilerinde hem Marks’a cevap vermekte hem de kendi teorisini işlevselciliğin sayıltılarına yaklaştırmaktadır.
  • Toplumsal sistemin ardında Sorokin ve Parsons’la aynı düşünce içerisinde normatif anlamlandırmaların yattığını ifade eden düşünür, bu normatif anlamları belirleyen şeyin ise yöneten yönetilen ilişkisindeki çatışmadan kaynaklandığını kabul ederek onlardan ayrılır.
  • Ancak Dahrendorf eleştirdiği Marks kadar indirgemecidir. İnsanı politik çıkarlarına, toplumu sınıf çatışmalarına, düzeni ise baskıya indirgemiştir. Bu çerçevede bütüncül bir toplum analizinden uzaklaşmaktadır.
  • Değişim açık ve gizli çıkarlar, örgütlenmiş ve örgütlenmemiş gruplar üzerinden gerçekleşir. Bu bağlamda değişimi kurumlar üzerinden ele alan Dahrendorf, devrimci, evrimci ve personel değişikliği gerektirmeyen değişmeler şeklinde kurumlar ve personeller üzerinden işlenen bir teori ortaya atar. Dahrendorf bu çözümlemesinde sanayi sonrası toplumlarda orta sınıflaşma, mülkiyet ve otoritenin ayrışması, emeğin ayrışması gibi Marks’ın göremediği hususları ifade etmektedir.
  1. Bir başka sosyolog Merton, Parsons’ın AGIL şemasını alıp bir miktar değiştirerek kendi temel toplumsal kurumlar şemasını oluşturmuştur. Buna göre bir toplumsal yapı beş işlevsel süreçten oluşmaktadır:
  • Özellikle toplumsallaşma mekanizmasına dayalı bir işlev olarak modellerin sürdürülmesi;
  • Kişisel ve toplumsal gerilimlerin boşaltılması, kanalize edilmesi ya da denetimi;
  • Sistemin çevresini denetlemesi veya ona uyması;
  • Kolektif eylemin ön koşulu olan askeri toplumsal birliğin sağlanması ve
  • Bireysel ve kolektif amaçlara ulaşılması.
  • Merton, toplumsal sistemin işleyişi bakımından bir toplumsal yapının unsurlarının sadece işlevlerine vurgu yapmak hatalı olduğunu aynı zamanda                     bozuk işlevlerin veya işlevsizliklerin de dikkate alınması gerektiğini dile getirmektedir.
  • Merton’a göre toplumlar her zaman işlevsel bir bütünlük ve uyum içerisinde değildir, değişimin kaynağı ve dinamiği de uyumsuzluktur.
  • Merton’ın alternatif işlevler kavramı toplumun tüm unsurlarının vazgeçilmez olduğu iddiası ortadan kaldırılmıştır. Merton işlevselci analizi yanlış olduğuna inandığı üç postülasını değiştirerek çatışma ve değişme olgularını da kapsayacak şekilde yeniden tanımlamaya çalışmıştır.

 

Farklı Sınıflamalarda Toplumsal Değişme Kuramları

 

 

Daha Fazla Göster

Andcenter Editör

Çankırı İli, Orta İlçesi Kalfat Kasabası’nda 1993 yılında dünyaya geldi. İlköğretimi kendi köyünde tamamladı. 2007 senesinde Tevfik İleri Anadolu İmam-Hatip lisesine kayıt oldu. 2011 senesinde Tevfik İleri Anadolu İmam-Hatip Lisesi'nden mezun oldu. Aynı sene Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine başladı. 2016 yılında Ankara İlahiyat’tan mezun oldu. Aynı sene Ankara Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi bölümünde yüksek lisansa başladı. Yüksek Lisans eğitimini Ankara Yıldırım Beyazit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi Bölümü’nde tamamladı. Şuan aynı enstitüde doktora eğitimine devam etnektedir. Gaziantep ili, Şahinbey ilçesinde 2017-2018 Eğitim-Öğretim yilinda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği görevini yaptı. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim dalında Arş. Gör. olarak çalışti.Suan Ankara Yıldırım Beyazit Üniversitesi İslami ilimler Fakültesi'nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya devam etmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı