İktisat ve sosyal tarih alanında dünyanın en önde gelen isimlerinden birisi olan ve özellikle Orta Çağ’a ait her hipotezi “Pirenne Tezi” şeklinde tasnif edilen Henri Pirenne, pek tabi olarak kapitalizm ile alakalı birtakım hipotezler de ortaya koymuştur. Pirenne’nin, The Stages in the Social History of Capitalism (Kapitalizmin Toplumsal Tarihinin Aşamaları) ismiyle kaleme aldığı ve ilk kez 1914 yılında The American Historical Review dergisinin 19’uncu cilt ve 3’üncü sayısında yayınlanan hacmi kısa fakat muhtevası zengin eseri bu konuya hasredilmiştir. Söz konusu makale, süreç içerisinde kitap olarak da yayınlanmış ve 2021 yılında Dorlion Yayınları tarafından Türkçeye kazandırılmıştır.
Pirenne bu eserinde sermaye kavramı üzerinde durmadan Orta Çağ ekonomi tarihinde bir figür olarak “kapitalistin” üzerine yoğunlaşmaktadır. Ekonomi tarihini, süreklilik arz eden bir yapıda değil, aksine süreklilik ihlalinin olduğu bir tarih olarak değerlendiren Pirenne, ekonomi tarihinin her bir kesitinde ayrı bir kapitalist sınıfının ortaya çıktığını, bu sınıfların bir önceki kapitalist düzenden türemediğini, ayrı ve farklı bir grup özelliği taşıdığını vurgulamaktadır. Başka bir deyişle o, ekonomi tarihinde ne kadar çok dönem varsa o kadar çok kapitalist sınıf olduğunu ileri sürmektedir. Dahası bu kapitalist sınıflar bir öncekinin düzenli bir devamı şeklinde olmaktan ziyade onun üstüne konumlanan bir basamak şeklinde kendisini göstermektedir.
Henri Pirenne’nin kapitalizmi Orta Çağ için söz konusu etmesi hususunda birtakım eleştirilerin ileri sürüldüğü görülmektedir. Bu eleştiriler arasında kapitalizmin Rönesans öncesinde söz konusu edilemeyeceği bu nedenle de Orta Çağ’da kapitalistten bahsedilemeyeceği düşüncesi bilhassa ön plana çıkmaktadır. Bu eleştiriye karşı Pirenne; kredili avans, ticari kâr ve bireysel girişim gibi kapitalizmin belirgin özelliklerinin 12. yüzyıldan itibaren Venedik, Cenova ve Floransa gibi şehir cumhuriyeti yapısındaki bölgelerde var olduğu gerçeğini dile getirmektedir. Bu eleştiriyi yapanların, şehir ekonomisinde dönemin Alman şehirlerini ele aldıklarını ancak Alman şehirlerinin bu dönemde sayılan şehir cumhuriyetlerinin ekonomisinden çok geride yer aldıklarını, bu sebeple de kapitalist düzenden yoksun olduklarını belirtmektedir. Bununla birlikte Pirenne, kapitalizmin Orta Çağ’ın genelinde yaygın ekonomik örgütlenme biçimi olduğunu iddia etmemekte, antikapitalist olarak nitelendirilebilecek örgütlenmelerin de mevcut olduğunu söylemektedir. Dolayısıyla onun görüşünü, Orta Çağ’da kapitalizmin yaygın olmasa da var olduğu şeklinde özetlemek mümkün gözükmektedir.
Orta Çağ’da kapitalizmin varlığına işaret eden bir başka delil, bu dönemde antikapitalizmin canlı ve gündemde olmasıdır. Öyle ki “Her şey zıddıyla kaimdir” ilkesine uygun olarak antikapitalizmin varlığı kapitalizmin varlığına ilişkin en kesin delili teşkil etmektedir. Yerel piyasalar arasındaki ticarete hükmeden, kredi biçimlerini belirleyen, dışarıya açılan endüstrilerin çoğuna bağımlı hale gelen, zanaatkarların faaliyetlerini sınırlandıran bazı yönetmelikler sermayenin sürüklediği yeni düzeni ve böylelikle kapitalizmi kontrol etme girişimleri olarak kendisini göstermektedir. Bu önlemlerin zaman zaman etkili olduğu gözlemlenmektedir. Sonuç olarak Pirenne, kapitalizmin düşünülenden daha da eski olduğunu ve Orta Çağ’a kadar uzandığını iddia etmektedir. Modern dönemde kapitalizm sadece daha etkindir. Bu etkinlik nicelikseldir, niteliksel değildir. İki dönemde kapitalizmin yoğunluk farkı mevzu bahistir.
Mahmut Esat ÖZCAN
esadmahmut@gmail.com