TOPLUMSAL BİR OLGU OLARAK ŞİDDET
Seda MÜJDECİ- AYBÜ İslami İlimler 3. Sınıf

‘Şiddet anavatanı belli olmayan kaypak bir düşman gibidir. Şiddeti harmanlayan iklimlerin mevsimleri bahara dönüştürmesi mümkün değildir.’ (İ. Doğan, 1996.)
_Şiddet tüm zamanlarda insanlık için toplumsal bir sorundur. Tarihi insanla başlar. Farklılaşma, paylaşma ve ifade biçimleri insanın olduğu her yerde şiddeti de getirmiştir. Çağdaş toplumların ortak sorunlarından başlıcası şiddettir.
ŞİDDET KÜLTÜRÜ
Şiddet: fiziksel zarar ve ölümü kapsayacak şekilde kişiye ve başkalarına dönük fiziksel, sözsel, psikolojik ve simgesel güçtür.
Şiddetin Psikolojik ve Felsefi Temelleri
Psikologlar şiddete yol açan saldırganlığı insanın iki temel özellikleri arasında görmektedirler.
*Freud’a göre: insanın iki temel içgüdüsü vardır.
CİNSELLİK | SALDIRGANLIK |
İnsan tabiatındaki bu temel içgüdülerin kullanılma biçim ve niteliği insanın gördüğü eğitime bağlı olarak değişir.
*Din mitolojide ise, Kabil’in, kardeşi Habil’i öldürmesi öyküsüyle açıklanan simgesel bir anlamı vardır. İslam dini olmak üzere semavi dinler şiddeti insan tabiatına uygun şekilde açıklarlar. Kurban gibi dini törenlerde bu tabiatın tatmini düşüncesi gizlidir.
Bazı filozoflar da şiddet eğiliminin doğuştan olduğunu öne sürmektedirler.
*Hobbes: ‘İnsan insanın kurdudur’. Bu önerme, tüm insanların potansiyel bir saldırganlık eğilimi taşıdıklarını ifade eder.
*Erich Fromm: İnsan eğilimlerinin en kötü ve en tehlikeli temeli olarak 3 olgunun üzerinde durmaktadır.
1) Ölüm sevgisi (ör: fazla kişiyi öldürmenin zevk vermesi/insan avcısı)
-Uhud ve Bedir savaşında Müslümanların bu konuda teskin edilmesi; Libya=Wagner Ordusu
2) Hastalıklı narsizim
3) Aile içi zina saplantısı
Bu eğilimler değişik biçimlerde hayata geçerek şiddete dönüşmektedir. Şiddetin ortaya çıktığı bu alanlar ise bunlardır;
_Oyun Halinde Şiddet: şiddetin en normal en hastalıksız biçimidir. Amaç öldürmek değil, oyun ölümle sonuçlanmışsa rakibin yanlış yerde durmasındandır.
Örnek:
- Zen Budistlerin kılıç oyunları
- Erzurumluların bar oyunları
- Kafkasların dansları
- Artvin bıçak oyunları
- Çankırı yaren geceleri
_Tepkisel Şiddet: bir insanın kendisinin veya başkasının yaşamını, özgürlüğünü, onurunu ve malını korumak için kullanılan şiddet ve korkudan doğar; bu sebeple en çok kullanılan şiddettir. Ölümün değil yaşamın hizmetindendir.
Örnek: Nefsi müdafaa
_Gerginlikle Ortaya Çıkan Şiddet: Herhangi bir istekleri veya gereksinimleri engellendiği zaman hayvanlarda, çocuklarda ve ergenlerde saldırgan davranışlar görülür. Bu türden saldırgan davranışlar engellenen amaca şiddet kullanarak ulaşma yolunda boşa çıkan girişimlerdir.
Örnek: Bir çocuğun elinde olan şey alındığı zaman çocuk sinirlenir ve adeta çıldırmışa döner ve gücü yetmeyeceği halde şiddete başvurur. Buradan da anlayacağımız üzere insanın fıtratından gelir.
_Gıpta ve Kıskançlıktan Doğan Düşmanlık: Kendisinin istediği ama sahip olamadığı şeye sahip olan B’ye karşı A’da nefret ve düşmanlık doğar.
Örnek: Sevilmeyen Kabil’in kayırılan kardeşi Habil’i öldürmesi
Hz. Yusuf ve kardeşlerinin kıssası
_Öç Alıcı Şiddet: Burada zarar zaten verilmiş olduğundan şiddetin savunma işlevi yoktur. Öç alma dürtüsü bir topluluğun ya da bireyin güçlülüğü ve yaratıcılığıyla ters orantılıdır. Yani genel anlamda bakacak olursak bu tür şiddete genelde zayıf kişiler başvurmaktadır (yoksul, işsiz kesim vs.) çünkü kaybedecek bir şeyleri yoktur.
_İnancın Yıkılması ve Düş Kırıklığının Neden Olduğu Şiddet: Kişinin inancının yıkılmasına tek bir olaydan küçük küçük birçok deneyin birikmesi yol açar. Yaşama inanan, yaşamı seven fakat düş kırıklığına uğrayan kişi böylece sinik ve yıkıcı birisi olur. Yıkıcılık umutsuzluktan doğduğu için yaşamdaki umut kırıklığı yaşamdan nefrete yol açar. Mesela terör örgütlerini örnek verebiliriz.
_Ödünleyici Şiddet: güçsüzlükten doğan ve güçsüzlüğü ve ödünleyen şiddet türüdür. Yaratmayan insan yok etmek ister; yaratırken yok ederken, salt bir yaratık olma rolünün ötesine geçer.
_Kana Susamışlık: Kan akıtarak kişi kendini canlı, güçlü ve eşsiz ve üstün duyar. Öldürmek en ilkey düzeyde en büyük sarhoşluk en büyük kendini doğrulama olur.
ŞİDDETİN TOPLUMSAL TEMELLERİ
Sosyolojik açıdan saldırganlık eğiliminin şiddete dönüşmesine çevresel ve sosyo-kültürel şartlar belirler.
Aile ve Şiddet
Aile İçi Şiddetin Yönü: Kadın ve Çocuklar
Şiddet ortamı olarak ailenin iki önemli boyutundan söz edilebilir.
1) Aile içi şiddet | 2) Ailenin şiddete eğilimli bireyleriyle dışarıya taşan boyut |
Aile içi şiddette iki önemli mağrur; kadın ve çocuk. Erkeklerin genelde kadınlara şiddet içerikli fiziksel ve manevi tavırları.
Not: Bunların yanı sıra bazı ailelerde de kadınların da sözsel şiddetini unutmamak gerekir.
Not: yapılan bazı araştırmalar doğrultusunda şiddet gören kadınların çocuklara daha fazla şiddet uyguladıkları görülmüştür.
Şiddetin başlıca nedenleri;
- Erkeğin üstünlük kurması ve kadını değersiz görmesi
- Kadının çok konuşması, çene, dırdır
- Evin dışındaki sorunları erkeğin eve taşıması
- Alkol tüketimi
- Ekonomik sıkıntılar, geçim sıkıntısı vs.
Sosyo-Kültürel Ortam ve Şiddet
Bir toplumun temel toplumsal kuramları ile bunları kuşatan yaşam biçimi (kültür) ve değerler dünyası, sosyalleşme düzeni (eğitim düzeni ve ortamları) sosyo-kültürel yapıyı meydana getirir. Sosyo-kültürel yapı bir ülkenin toplumsal kimliğini karakterize eder. insanların doğaya, topluma, eşyaya, Tanrı’ya, tarihe, bugüne ve geleceğe bakış açılarını belirleyen sosyo-kültürel ortamdır. Buna göre dışa dönük, dünyevi, bohem, saldırgan, münzevi, mistik, zarif, çalkantılı insan tipleri büyük ölçüde bunun izlerini taşır.
Türkiye ve Şiddet
‘At, Avrat ve Pusat’
Erkeğe atı, avratı ve pusatı yakıştırmakla simgesel bir değer üretilmiştir. Silahsızlığın, avratsızlığın zımmen aşağılandığı bir değerdir. Bu tarihsel değer zamanla atın yerine arabayı koyarken arabalara at gibi hükmetmenin trafik kazalarındaki etkisi küçümsenmemelidir. Keza çoluk çocuğun eline silah vermenin şiddet boyutunda yöneldiği sonuçlar da bir o kadar göz ardı edilmemesi gereken bir olgudur.
Türkiye’de şiddetin nedenleri;
- Kültürel boşluk
- Tatminsizlik duygusu
- İdeolojik etkenler
- Ayrılıkçı terör ve eylemler
- Futboldaki fanatik dalgalanmalar
- Gençlerin ütopik ideal ve hedefleri ile mevcut imkanları arasında çatışma
- Aile içinde ekonomik, kültürel ve toplumsal uyumsuzluğun ortaya çıkardığı şiddet
Türkiye’de Bireysel Silahlanma Gerçeği
Bireysel silahlanmanın yaygın olduğu ülkelerden biri de Türkiye’dir. Türk toplumunda genel olarak silah edinmeye karşı olumlayıcı bir tutum bulunmaktadır. Bu durumun oluşmasında kültürün, şiddete ve silaha yatkınlık yaratan, silahı kanıksamayı doğuran öğeleri etkili olmaktadır. Sosyolojik açıdan bakıldığında, silah sahibi olmak, özellikle kırsal kesimde ve kır kültürünün kentlerde uzantısı olan varoş ve gecekondu gibi yerleşim alanlarında silah kullanmak ve bir silaha sahip olmak bir ayrıcalık ve bir prestij aracı olarak algılanmaktadır. Gücün simgesi olarak kabul edilen silah; sayısı ve özellikleri yükseldikçe çevreye verilen mesaj da kuvvetlenmektedir.
Simgesel Şiddet
Bu şiddet türünde eylem öncesi simgesel dil ve işaretler öne çıkmaktadır. Daha çok yüz ifadeleri, mimik ve işaretler egemendir. Mesela bir öğretmenin öğrencisine, anne-babaların çocuklarına uzaktan gönderdikleri yüz ifadeleri simgesel bir değer taşır.
Bir Şiddet Öğesi Olarak İntihar Olgusu
İntihar: bireyin kendi iradesi ile kendi yaşamına son vermesi.
Sosyoloji intihar nedenini bireyin dışında arar. Çünkü sosyoloji için intihar sosyal bir olaydır. Bu konuyu ilk kez sosyolojik bir inceleme konusu yapan sosyolog Emile Durkheime’dır. O, intiharları tamamen sosyolojik bir olay olarak tanımlar.
İntihara yönelten ve intihara zorlayan nedenler olarak açıklananlar gerçek nedenler değil, bunlar gerekçelerdir. Gerçek nedenleri bunların ışığında incelemek araştırmak gerekir.
İntihar nedenleri:
- Eleştiri ve intikam
- Nevrotik ve protest eğilimler
- Alkol bağımlılığı
- Öldürerek öldürmeyi göze alma
- Sevgiden yoksunluk
- Anomi
Futbol ve Şiddet
Şiddetin Türk futboluna özgü nedenleri;
- Hakem faktörü
- Futbolcu faktörü
- Yönetici ve teknik adam faktörü
- Emniyet güçleri faktörü
- Taraftar ve seyirci faktörü
- Medya faktörü