TOPLUMDA TEMEL GRUP
Hayrunnisa Arslan- AYBÜ İlahiyat Lisans 4. Sınıf Öğrencisi
Burada “temel grup” kavramı aynı zamanda bazen “ilkel grup”, “küçük grup”, “sınırlı grup” ya da “bir grubun dinamiği” ifadelerinde kullandığımız gibi en kısa haliyle “grup” diye adlandırdığımız kavramla aynıdır.
“Küçük grup” az sayıda insandan oluşan bir gruptur, ama bu tanım çok net bir tanım değildir: Her şeyden önce sayı belirtmek sorun çıkarabilir, ayrıca sayı kriteri yeterli değildir.
Başka bir deyişle bir grup sadece küçük olduğu için değil, aynı zamanda grup içinde belli bir ilişki olduğu için “temel grup” diye adlandırılır.
Küçük bir grup olması için ilişkilerin belli bir yoğunluğa, belli bir sıklığa ve hiç şüphesiz belli bir samimiyete sahip olması gerekir.
ELTON MAYO
Küçük grupların incelenmesi konusunda en hızlı gelişen alan sosyal psikolojidir, bu alandaki kaynakça sayısı şimdiden binleri bulmuştur. Bu önemli hareketin kökeninde üç kişi bulunur. Bunlardan biri: Elton Mayo’dur. Elton Mayo Western Electric fabrıkasında yaptığı çalışmayla bu küçük grupların varlığını keşfetmiştir.
MORENO- SOSYOMETRİ
Moreno’ya göre Freud’un analizleri eksiktir, çünkü Freud “küçük grup” olgularını psikolojik açıdan göz önünde bulundurmamıştır. Bazı bireylerin psikolojik problemlerini anlamak için bu bireylerin içinde bulunduklan ya da çakıştıkları grupları dikkate almak gerekir.
Bugün “sosyometri” terimi küçük grupların özel bir teknikle analiz edilmesini anlatır. Sosyogram “küçük grupların işleyişi hakkında tahminde bulunmanın, örneğin çocuklardan oluşan ekipler kurmanın ya da bir toplantıda insanları masalara yerleştirmenin en pratik yoludur.
LEWİN- GRUP DİNAMİĞİ
Moreno kapsama alanı sınırlı bir araç olan ve bir grup hakkında bildiklerimizi özetlemekten ileri gitmeyen sosyogramı yarattı. Üçüncü öncü Lewin ise yeni bir sözcük dağarcığı ve deneysel önlemlerle “küçük grupların problemlerini incelemeye katkıda bulundu. Bu açıdan Lewin “grup dinamiği” dediğimiz kavramın, yani grupların iç işleyişlerinin incelenmesinin fikir babasıdır. Bundan ötürü bir çok deney yapıyor ve bu deneylerde bir takım deneyimlere ulaşıyor. Lewin’in bu ilk deneyimleri, laboratuvarlarda toplanıp çeşitli uyaranlara verdikleri tepkilerin incelendiği deney gruplarının iç dinamiği üzerine bir araştırma akımının doğmasına yol açmıştır. Bu araştırmalar sonucunda hızla yayılan bir meslek haline gelen endüstriyel psiko-sosyologların kullandığı temel bir bilgi oluşturulmuştur. Aynca, sosyodrama ve psikodrama, Moreno prensiplerinin klinik yöntemleridir.
LİDERLİK
Yönetmek pek çok anlama gelebilir. Albay olup bir alayı yönetmekle bir arkadaş grubunun lideri olmak aynı şey değildir. Kimin diğerine göre daha iyi bir lider olduğunu söyleyebilmek içinde bireysel özelliklerini netleştirmek gerekir.
LİDER TİPLERİ: Yönetimi kolaylaştıran ya da zorlaştıran iletişim biçimleri üzerine analizler yapılmalıdır. İletişim biçimleri üzerine analizler yaptığımızda, liderleri belirli tiplemelere yerleştirebiliriz; otoriter. demokratik, liberal gibi.
İÇ İLETİŞİM: Bir fikir, grubun her üyesine aynı zamanda ve aynı kolaylıkla ulaşmaz. Bu yapıların verimlilik ve moral üzerinde etkisi vardır ve yönetici tipini etkiler. Burada sosyometriden ilham alındığı görülür.
TEMEL GRUP VE KİTLE TOPLUMU
Laboratuvar deney sonuçlarını, gerçek sosyal yaşama aktarmak elbette kolay değildir; bu ancak gerçek grupların günlük çalışmalarını yürüttükleri yapılar ve organizasyonlar içindeki işleyişleri paralel olarak incelendiği takdirde gerçekleşebilir. Resmi yapılar (organigram) ve temel grupların gerçek yaşamları arasındaki ilişkileri, bireyler arasındaki kişisel ilişkileri anlamak için, ordu, yönetim ya da fabrika gibi bürokratik yapılarla ilgili araştırmalar da yapılabilir. Kurumların dışında da, çeşitli temel gruplar bulunur. Örneğin Thrasher, Chicago’daki binlerce çeteyi, çeteler içindeki farklı yaşamları ve yapılan inceler.
BİREYSEL KARARLARDA MEDYANIN ETKİSİ
Bu birkaç örnek, basit grubun endüstrileşmemiş toplumlarda, özellikle de az yapılaşmış durumlarda önemli bir rol oynadığı sonucunu çıkarmamıza neden olabilir. Ama basit grubun rolü, kitle toplumlarında daha az önemli değildir. lnsanların çoğu radyo, sinema ve televizyonun doğrudan doğruya okuyucuların ve seyircilerinin yoğunluğuna göre davrandığını düşünürler. Oysa, ABD’nin küçük bir şehrinde, satın alma kararlarını ve bilgisini inceleyen kitaplarında Katz ve Lazarsfeld, olayın doğrudan doğruya bireyler ve kitle iletişim araçları arasında gerçekleşmediğini, ama insanların fikirlerine öncülük edecek bir kişisel ilişkiler aracısı olması gerektiğini göstermişlerdir. Basın ve yayın araçlarından etkilenen insanlar komşularını ve içinde yaşadıkları farklı temel gruplan etkilerler.
MEDYANIN DİLİ, BİREYLERİN DİLİ
Endüstri toplumu, işleyişinde bir dizi işaretler, semboller ve stereotip imajlar kullanır. Bazı kurumlar, özellikle düşünce yayan büyük organlar (basın, radyo, televizyon) topluma toplum tarafından ayrıntılandırılmış semboller ve imajlar yollar ve böylece mesleği bu stereotipleri kullanmak olan gazetecilerin, sanatçıların, yazarların, yapımcıların da yardımıyla stereo tipleştirmeye katılırlar. Öte yandan bireyler arasındaki alışveriş de kolaylaşmış olur, çünkü ellerinde ortak bir semboller ve stereotipler dizisi bulunmaktadır.
Geleneksel toplumda, yalnızca insan insana ilişki söz konusudur, alışılagelmiş davranışların, inançların, normların ve değerlerin tek ve birbiriyle bağlantılı yapısı herkes tarafından kabul edilmiş, her durumla yüzleşebilmeyi sağlamış bir sistemi oturtmuştur.
Endüstri toplumunda bireylere vizyon veren, bireylerin toplumda yer edinmelerini ve ‘gerektiği gibi’ davranmalarını sağlayan, medya tarafından yaratılan imajlardır ve normlar stereotiplere çok yakından bağlıdır.
Kendini başkasının karşısında tanımlamak ve kendini onun yerine koyabilmek için başkasını anlamak, endüstriyel toplumdaki kişiler-arası ilişki tiplerinden birini oluşturur.
Sonuç olarak temel gruplar her iki durumda da çok farklı doğalara sahiptirler. Geleneksel köylü toplumunun bütün özelliklerinin yaşandığı aile ya da yakın komşularla, modern bir şehirlinin katıldığı ailesel, profesyonel, politik, sportif vb. gibi temel gruplar arasında radikal bir fark vardır: Aile ve yakın komşuluk ilişkileri bireyin bütün dünyasını kaplar. Diğerinde ise gruplar bir ya da daha çok işleve sahiptirler ve yoğun bir kitle iletişim ağında birleşirler.
ETKİLEŞİM VE ETNOMETODOLOJİ
Toplumu bireylerin etkileşimi açısından anlamak amacıyla tek başına bir sosyoloji akımı geliştirilmiştir. Bu akımın kurucusu Herbert Blumer, şu iki temel prensibin altını çizmek için sembolik etkileşim terimini ortaya atmıştır. İlk olarak toplum bir bireyler-arası etkileşim ağıdır. İkincisi, bireylerin verdikleri tepki nesnelere verdikleri anlama göre değişir. Üçüncüsü bireyler bu anlamlan ve sembolleri karşılıklı ilişkileri sırasında kullanırlar, daha doğrusu bu semboller etkileşim tarafından üretilir. Sosyal yapı ve kültür de etkileşimin ürünü gibi görülür.
Blumer, bireysel eylemleri kişinin içinde bulunduğu yapı ve kültür çerçevesinde gören “holist” yaklaşımı değiştirmiş ve toplumu anlamak için bireylerin günlük yaşamlarından başka incelenecek bir şey olmadığını söyleyecek kadar ileri gitmiştir. Blumer’in takipçileri buradan yola çıkarak etnometodolojiyi geliştirdiler. Etnoloji kelimesini referans alan bu terim iki anlamlıdır. Etnologların üzerinde çalıştıkları toplumların geleneklerini incelemeleri gibi günlük yaşamın gözlemlenmesini ön plana çıkarır ve aynı zamanda “etno” terimi ile bir toplumun bütün üyelerinin toplumun bilincinde olduğunu vurgular.
Etnometodolojik çalışmalar, birkaç başarılı istisna dışında, genellikle hiçbir genel sonuca gitmeyen oldukça yüzeysel betimlemelerdir.
BİREYCİLİK VE SOSYAL BAĞ
Dini kurumların, uygulamaların ve inançların dönüşümünün analizi, toplumun diğer kesimleri için de geçerli anlamlı şemalar çıkartılmasını sağlar. Din, her dindarın ailesinden ve sosyal ortamından aldığı ve kişiliği ile kimliğinin özü gibi sadakatle koruyup saygı duyduğu bir mirastan başka bir şey değildir.
Bireyciliğin gelişmesi bireyi, “kendi varlığının anlamını, deneyimleri yoluyla, kendi kaynakları ve eğilimlerinin etkisiyle kendi kendine üretmeye iter. Herkes, farklı dinlerin, mezheplerin ve hareketlerin sağladığı sembolik kaynaklar deposundan kendi dinini inşa edecek özellikleri seçer.
Dini bireycilik geliştikçe, bireyin, inancını ve dini duruşunu onaylayan bir topluluğa ya da törenlere katılma ihtiyacı da artar. Din alanında doğru olan diğer alanlarda da doğrudur. Bireyciliğin ilerleyişi sosyal bağların güçlenmesiyle birlikte gerçekleşir