Sosyolojik Açıdan Kurum
Kurum terimi günlük yaşantımızda sık sık çeşitli kavramları adlandırmak için kullanırız. Örneğin korunmaya muhtaç çocukların barındıkları yerler spor kulüpleri birer kurum olarak adlandırılır ancak sosyolojik açıdan kurum daha farklı bir kavrama işaret etmektedir.
KURUMUN TANIMI
Sosyolojik olarak kurum; ne bir kişi ne de gruptur. Kültürün bir kısımı insanların yaşam tarzlarının örüntü leşmiş bir parçasıdır. Amacı ise; çoğunluğun paylaştığı ve bazı temel grup gereksinimlerinin karşılanmasıdır. Tanımı daha iyi anlamak için önce kurumun özelliklerine değinmekte fayda var;
- Her bir grubu sosyal gereksinimlerinin karşılanmasına yönelik bir hedefe sahipmiş gibi düşünürsek kurumların amaçlı olduklarını söyleyebiliriz.
- Kurumlar oldukça sürekli bir İçeriğe sahiptir. Örüntüler roller ve ilişkiler bir süre sonra gelenekselleşir. Yani tüm insan yapısı değişmeye uğrar.
- Kurumlar yapılanmış, örgütlenmiş ve eşgüdümlenmiştir. Kurumları oluşturan parçalar bir diğerine dayanır ve baskıda bulunur
- Her kurum ne kadar diğer kurumlarla bağımlı olsa da bir birim olarak işlenmesinden dolayı biriciktir. Yine de hiçbir kurum diğerlerinden tümüyle ayrı olamaz.
- Kurumlar zorunlu olarak değer yüklüdür. Bunlardan bazıları yazılı hukuka girer. Çoğunluğu ise kişiler üzerinde bilinçaltı sosyal baskı yaratır.
Bu özellikleri saydıktan sonra kurumun tanımını şöyle yapabiliriz; Kurum kişilerin temel sosyal gereksinimlerini karşılamak amacı ile belirlenmiş, onaylanmış ve birleştirilmiş tarzlarda oynadıkları, oldukça sürekli sosyal örüntü, rol ve ilişki yapısıdır.
Peki bir şeye kurum dediğimizde o nasıl kurum oluyor?
Öncelikle gündelik bir yaşam ve gündelik bir davranış olmalıdır. Örneğin herhangi birisi kendi başına ibadet ediyorken, dua ediyorken veya namaz kılıyorken bu davranışı bir başkası ile beraber yapmaya başladıklarında ve ara sıra beraber yapmaya devam ettiklerinde bunu bir etkileşim haline dönüştürüyorlar. Bu etkileşim daha sonra farklılaşmayı doğuruyor ve şöyle diyorlar “Biz beşimiz diğerlerinden farklı bir şey yapıyoruz”. Sonra bu harekete dönüşüyor ve artık 5 kişi sürekli ve belli şekillerde bir iş yapıyor. Bu hareket daha sonra kuruma dönüşüyor. Yani öncelikle amaçlı ve sürekli yapılan herhangi bir davranış var daha sonra bu davranışın şekli, şemali, zamanı belli oluyor. Buna örnek olarak cami hastane ve vakıfları verebiliriz.
Bir vakfın ortaya çıkabilmesi için bunun belli bir sürekliliğinin olması lazım. Bu sürekliliği olan şeyinde artık başkası tarafından da yapılabiliyor, görülebiliyor, anlaşılabiliyor ve tabii ki biricik olması lazım. Dolayısıyla kurumlar adım adım oluşuyor ve nihayetinde herhangi bir davranışa kurum diyebilmemiz veya kurum olabilmesi için de üzerinde durduğumuz 5 hususun gerçekleşmesi lazım ki biz bir şeye kurum diye bilelim.
KURUM VE GRUP
Bu iki Terim genellikle karıştırılır ancak eş anlamlı değillerdir. Çünkü tekabül ettiği nesnel farklıdır.
Kurum kavramı bir soyutlamadır, bir grup insana tekabül etmez. Kişinin yaptığı gruptan farklıdır. Davranış örüntüleri, süreç ve roller kurumsallaşmıştır, fakat kişiler ve gruplar kurumsallaşmamıştır.
Grup, kurumları gerçekleştiren kişilerin oluşturduğu bir çoğulluktur. Örneğin siyasal kurumlar siyasetçilerden değil siyasal olarak adlandırılan davranış çeşitlerinden oluşur.
KURUMLARIN İŞLEVLERİ
Tüm kurumlar toplumdaki kişiler için belli, genelleşmiş birtakım işlevleri yerine getirir. Kurumların genelleşmiş işlemleri olumlu ve olumsuz olarak iki ayrı açıdan sınıflandırılabilir.
Kurumların olumlu işlevleri gruplarda yüksek düzeyde bir bütünleşmeye ve eşgüdüme yol açar.
- Kişilerin sosyal davranışlarını kolaylaştırır
- Bireyleri hazır yapılmış sosyal rol ve sosyal ilişki formları temin eder
- Süreklilik, sağlamlılık, dayanıklılık, insan davranışlarını istikrarlı ve uyumlu hale getiren kurumlar sayesinde sağlanır
- Kurumlar toplumun sistemi beklentilerini içerir. Kurumlar var olduğu için, bireysel kişi diğer kişiler arasındayken nasıl düşünüp davranması gerektiğini bilir.
Hiçbir kültür tüm parçaları ile üst düzeyde kazanç sağlayacak biçimde işlemediğinden, kurumların işleyişinde birtakım güçlüklerin doğması beklenir.
- Kurumların temel olumsuz işlevi, zaman zaman sosyal ilerlemeyi engellemelerinde ortaya çıkar. Kurumlar sosyal davranışını koruyucusu ve sürdürücü oldukları için katı olma ve değişimi önleme eğilimindedirler. Bir davranış görüntüsünü temsil eden değerin modası geçmiş olsa bile koruması veya kişilerin dışsal davranışları ile uyumsuz olan sosyal değerleri koruması bu kısma girer.
Kurumlar sosyal ilerlemeyi engellemesinin sebebi artık kurumlarda değişmeyen kavramlar olmasıdır. Yani kurumlarda sosyal gelişmeyi veya farklı tutumların ortaya çıkaracağı değişimi insanlar anlamak da zorlanıyor ve değişime ısrar etmiyor yani kurumlar bunu engelliyor.
- Kurumlar bazen bireylerin sosyal kişiliğini engellemeye yol açar. Yani kültüre uymayan, kültürdeki kurumların kontrolü ne karşı çıkan kişiler acayip olarak görülür.
- Diğer olumsuz işlevi ise sosyal sorumluluğun karıştırılmasıdır. Tümüyle moda dışı olan eski davranış tarzları zaman zaman bazı bireyleri sıkar ve reformu gerektirir. Ancak hiç kimse bu davranış tarzlarının değiştirilmesi sorumluluğunu almazsa bunlar yaşamlarını sürdürür.
KURUMLARIN EVRENSELLİĞİ VE ÇEŞİTLİLİĞİ
Temel kurumlar, kültür için son derece önemlidir. Bunlarsız bir sosyal yaşam düşünülemez. Temel kurumlar her yerde zorunlu olarak bulunur ve sosyal davranışları kurumsallaştırır. Her toplumda temel evrensel gereksinimler, kültürel olarak onaylanır ve sistemli bir tarzda karşılanır.
Antropologlar temel kurumların bulunmadığı ilkel, çağdaş ya da tarihsel bir toplumun henüz keşfedememişlerdir. Bu da kurumlar için duyulan özsel zorunluluğu ortaya koymaktadır. Eğitim, ekonomi ve siyaset olaylarının yürütülme tarzı kültürden kültüre geniş çeşitlilik gösterir. Bunun en önemli sebebi olarak ise coğrafi konumu söyleyebiliriz.
KURUM SINIFLAMALARI
Sosyal gruplar pek çok biçimde sınıflandırılabilmektedir. En yararlı sınıflandırma, kurumları temel ve yardımcı olarak ikiye ayırmaktır. Bu ayrım şu üç özellik üzerinde durularak yapılmıştır. Evrensellik, zorunluluk ve önemlilik.
Temel kurumlar; aile, eğitim, din siyaset, ekonomi ve boş zaman değerlendirilmesidir. Bunlar katılmanın en yüksek sayıda olması, toplum için özel olma, birey ve ortak refah için en önemli olma özelliklerine sahiptirler.
Yardımcı kurumlar ise bu özelliklere sahip değillerdir. Yardımcı kurumlar, temel kurumlar tarafınsan içerilen sayısız, küçük ölçekli ve çeşitli kurumlardır. Bunlar, sosyal yaşamın yürütülmesinde ilişkiler tarafından kullanılan araçlardır.
KURUMLAR AĞI
Hiçbir sosyal grup, saf olarak sadece tek bir kurumun örüntülerini kullanmaz. Hiçbir kurum kendi başına var olmaz. Çünkü her bir kurum çeşitli derecelerde diğerlerini etkiler ve diğerlerinden etkilenir.
Örneğin dini grup öncelikle din kurumunun işlevini izler, aynı zamanda çocukların eğitimini, dinleme, para toplama ve harcama gibi diğer kurumsallaşmış işlevleri de yerine getirir.
Kurumların bir diğerine zorunlu olarak bağımlı olmalarına karşın, her zaman uyum içinde bulunduklarını da söyleyemeyiz. Kurumların mutlak surette bir uzlaşısının (özellikle temel grupların) mümkün olmadığı bilakis bu kurumlar birbirlerine ne kadar yakınlaştırılmaya çalışılmışsa o yakınlaştırmanın o kadar tehlikeli olacağı görülmektedir. Tarih boyunca böyledir. Birinden birisi boyun eğmiştir.
Hazirlayan: Maşite Hayriye Yeşilay