Sosyal Statü
Her kişi yaşadığı toplumda bir yere sahiptir. Toplum kendisini oluşturan parçaların düzenli bir bileşimidir. Sosyal yapı ise toplumun ünitelerini görebildiğimiz temel sac ayaklarıdır. Kişiler ve statüler her zaman birlikte bulunursa da her birini soyutlama yoluyla ayrı kavramlar olarak düşünmek mümkündür. Sosyal statü bireyin sosyal yapıda işgal ettiği yerdir. Herkes sosyal statüye sahiptir. Bu kavram kişinin öznel yargısı makamı veya prestijine bağlı değildir. Sosyal statü kişinin çevresinin toplum içinde ona nesnel olarak uygun gördüğü mevki ve pozisyondur.
Kişinin doğuştan sahip olduğu ırk renk yoksul veya varlıklı gibi kendi kontrolü dışında olan özellikler Atfedilen Statü kavramı ile açıklanırken Edinilen Statü ise bireyin sosyal açıdan değerlendirilen çabalarına işaret eder. Karl Marx sadece atfedilen statü olabileceğini proletaryanın üst statülere ulaşabilmesinin tek yolunun isyan ve devrim olacağını savunurken Weber ise edinilen statü kavramıyla kişinin doğuştan olmasada yapıp ettikleri yoluyla başarıya ulaşıp bu üst statülere sahip olabileceğini statülerin ikili bir karşıtlık olan dikotomi ile değil başarılan statü ile geçişli olabileceğini söylemektedir.
Edinilen statünün iki yönlü etkisi vardır mesela bir doktor dünyada ilk defa bir ameliyatı başarılı bir şekilde yaparsa bu hem kendisine prestij katar hem de doktorluğa onur ve saygınlık kazandırır. Bir diğer nokta ise kişinin yeni bir statüyü gönüllü olarak seçebileceğidir. Örneğin kişi meslek olarak marangozluk yerine polis olmayı evliliği veya bekarlığı seçebilir. Kişinin tüm bu sayıltılarından çok o statüdeki başarıları daha etkilidir. Kişilerin statüleri ne toplumun tekeline bırakılmıştır ne de kişiler tamamen statülerinin yaratıcılarıdır. Burada din ile alakalı olarak da şunu söylemek mümkün eğer kişi kendi çabası ile iman ederse başarılan statü olarak değerlendirilir veya imanını anadan babadan gördüğü şekliyle devam ettirirse atfedilmiş bir statüye sahip olur. Statü zihinsel bir inşadır ve toplumdaki kişilerin bir birey için yaptıkları değerlendirme ölçütüdür.
Statü aktarımına ilişkin çeşitli örnekler verebiliriz. Ailenin statüsünü temsil eden kişi genelde aile reisi baba veya kocadır. Genelde eş ve çocuklar aile reisinin sosyal statüsünü yansıtırlar. Böylece babanın statüsü ailesine aktarılmış olur mesela sefirin kızı babasının mesleği çocuğuna atfedilerek statü aktarımı yapılmıştır. Mesleki olarak örneğin bir din adamı zekası hitabı ile kişisel bir popülariteye sahip olabilir. Bunlar kişinin prestijini arttırır. Fakat unutmamak gerekir ki bu saygınlığı kişi makamından dolayı elde etmiştir. Makamın statüsü kişiye aktarılmıştır.
Sosyal Güç yani bireyin toplum üzerinde kullandığı etki kişinin sahip olduğu statünün bir ölçütü olduğu söylenir. Toplum içinde yüksek sosyak statüye sahip olanların diğerlerinden daha çok etkili olduğu söylenebilir.
Kişi ne kadar çok gruba katılırsa o kadar çok statüsü olur. Her kişi temel bir statüye sahiptir. Bu temel statü anahtar statü olarak tanımlanır. Mesela bir imam aynı zamanda aile babasıda olabilir ancak baskın olan statüsü imamlık ise o kişinin anahtar statüsüdür.
Sosyal tabakalaşma içine kişilerin yerleştirildiği bir yatay tabakayı gösterir. Her tabaka bir diğeri ile ilişki içinde kavramsallaştırılır. Statü ve sınıf değişmez evrensel olgulardır. Sosyal hareketlilik kişinin bir sınıftan ötekine bir statüden diğerine geçmesine denilir.
Hazırlayan: Furkan Tümer