KuramlarMarifet Divanı AkademiMarifet MetinleriTerimler

Sosyal Darvinizm

Herbert Spencer

Giriş

İnsanın ontolojik olarak nasıl ortaya çıktığı sorusu tarih boyunca farklı şekillerde tartışılmıştır. İnsanın nasıl ortaya çıktığı sorusu aynı zamanda insanın neden var olduğunun da cevabını bir yönüyle içinde barındırmaktadır. Darwin’den önce bu durum Tanrısal bir müdahale ile açıklanmaktadır. Bu görüşe göre, insan bir yaratıcı tarafından yaratılmakta ve yaratılışına uygun olarak bir hayat modeli ortaya koyma amacı yüklenmektedir. Yaratılış yaklaşımı denebilecek bu paradigma, insanın hayata gelmesinin bir gayesi olduğunu ve bunun da yaratanı bilmek ve onun kurallarına uymakla gerçekleşebildiğini iddia etmektedir. Klasik felsefeden teolojik paradigmalara kadar pek çok yaklaşım insanın ortaya çıkışını ereksel/amaçsal olarak açıklamaktadır. Eğer insan yaratılış amacına uygun olarak davranırsa öte dünyada cennet ile mükâfatlandırılacaktır. Bu dünya geçicidir ve asıl olan öte dünya âlemine hazırlık mahiyetindedir. Darwin’in evrim teorisi öncelikle insanın ve diğer canlı türlerin yaratılışında ilahi bir gayenin olduğu paradigmasına karşı çıkmaktadır. Darwin insanı diğer canlıların da içinde olduğu ortak bir atadan evrilen biyolojik bir canlı olarak tanımlamaktadır. İnsanın ontolojik yönünü biyolojiyi merkeze alarak açıklayan Darwin, hayatın amacının yaşamak olduğunu öne sürmektedir. Hayatta sadece yaşamak için var olan insan, diğer insanlarla var olma savaşı içindedir ve en güçlü olan hayatına devam edecektir. Bu durumu doğal seleksiyon/seçilim olarak izah eden Darwin, tabiata bu manada Tanrısal bir anlam yüklemektedir. Tanrı fikrinin insanın icadı olduğunu düşünen Darwin, hayatı bir savaş alanı olarak nitelemektedir. Darwin’in fikirlerinin sosyal bilimlere ve içtimai yaşama uyarlanmasına Sosyal Darvinizm denmektedir.

Herbert Spencer

Herbert Spencer (1820-1 903) Derby’­ de bir öğretmenin oğlu olarak dünyaya geldi. Düzenli bir eğitim görmediği söylenebil ir. O, hiçbir zaman ortaöğretim veya üniversite eğitimi görmedi, gerçekte kendini yetiştirdi. Önceleri demiryolu mühendisi olarak çalışan Spencer, daha sonra politika muhabirliği ve serbest yazarlık yaptı. Doğa bilimleri ve siyasete derin bir ilgi d uydu. Jeoloji ve paleontolojiye ilgisi ona evrimci görüşler konusunda bir birikim kazandırdı. Konformist olmayan geçmişi onu 1 9.yy. ortası İngiltere’sinin radikal politikalarına katılmaya yöneltti. Faydacılığın ve bireysel haklar konusunda liberal ‘bırakınız yapsınlar’ (‘laissez faire’) anlayışının güçlü bir savunucusu oldu. 1848’de The Economist’ dergisinin yardımcı editörlüğüne getirildi. 1865′ den sonra kendisine uluslararası bir ün ve akademik bir güç kazandıran, İngiltere, Avrupa, Amerika ve hatta Rusya’da popüler kılan ve Sosyal Darvinizm olarak bilinen düşünce okulunun önde gelen temsilci oldu.

Sosyal Darvinizm

Literatürde Sosyal Darvinizm kavramını ilk kez kullanan kişi 1879 yılında Oscar Scmidth’tir.

Doğa bilimleri gibi güçlü bilimler olmayı arzulayan sosyal bilimlerin, doğa bilimlerine ait bilimsel metotlardan yararlanma isteği, yaşam mücadelesi ile güçlünün ayakta kalması düşüncelerini toplumsal alana da uygulatmış ve böylece Sosyal Darvinizm ortaya çıkmıştır.

Sosyal Darvinizm fikrinin kaynağı Charles Darwin’in düşüncesini sosyal bilimlere uyarlamaya çalışan Viktorya dönemi yazar ve düşünürlerinden Herbert Spencer’dir. Herbert Spencer, tıpkı doğa gibi toplumların da doğal ayıklanma, hayatta kalma ve adaptasyon süreciyle ilişkili belirli temel yasalara göre geliştiklerini öne sürer.

Spencer’a göre, biyolojik organizmalar gibi toplumlar da basit yapılardan karmaşık yapılara doğru gelişir, bir içsel farklılaşma ve bütünleşme süreciyle çevrelerine uyum sağlar ve homojenlikten heterojenliğe doğru ilerlerler. İnsan toplulukları, yalın ve homojen ilkel kabile gruplarından, gelişmiş, bütünleşmiş ve farklılaşmış modern sosyal sistemlere doğru evrimleşmişlerdir. Darwin gibi Spencer da açıklamasının temeline ‘organizma’yı yerleştirir. O toplumu birçok bakımdan organizmaya benzetir:

  • İkisinin de büyüklüğü artar ve ikisi de daha karmaşık, farklılaşmış yapılara doğru evrimleşir.
  • İkisi de farklılaşır ve giderek uzmanlaşır. Tıpkı beynin kontrol ve karar almayla ilgili bir biyolojik mekanizma olarak evrimleşmesi gibi, yönetim de aynı görevi yüklenen temel toplumsal bir kurum olarak ortaya çıkmıştır.
  • ikisi de evrimleşir -toplumlar ve organizmalar varolma mücadelelerinde çevreye uyumu ve adaptasyonu öğrenirler.

Spencer, doğadaki türler gibi insan topluluklarının da yalın kabile birimlerinden günümüzün karmaşık yapılarına doğru evrimleştiklerini öne sürer. Uyum sağlayamayanlar, uygun olmayanlar daha gelişmiş ve saldırgan toplulukların rekabeti karşısında yavaş yavaş ortadan kaybolurlar.

Bu yüzden, Roma, Hint ve Çin imparatorlukları da İngiltere, İspanya ve Almanya gibi Avrupalı güçlerin gerisinde kalacaklardır. Bu ‘toplumsal orman’ yasası yüzünden sadece en uygun toplumlar hayatta kalır; insan toplumları bu toplumsal evrim yasası sayesinde ‘ilerlemişlerdir’.

Bütün toplumlar aynı oranda veya biçimde evrimleşmezler. Doğadaki gibi, evrim farklılık ve çeşitlilik üretir. Farklı toplumlar kendi özel çevre koşullarına, komşuluk ilişkilerine ve ırksal veya kültürel nitelikteki özel niteliklerine göre farklı biçimlerde evrimleşebilirler. Buna karşın, hepsi, aynı toplumsal evrim yasasına bağlıdır; aynı evrim süreçlerinden geçer veya ortadan kal karlar. Spencer bu noktada farklı evrim düzeylerinde iki toplum tipi ayırt eder:

  • Ordu tarafından yönetilen toplumlarda olduğu gibi, merkezden denetimli ve bütünleşmiş askeri toplum
  • Kuvvetten çok iş birliğine veya askeri güçten çok piyasa ilkelerine dayalı, toplumsal düzenin daha organik ve kendiliğinden olduğu sanayi toplumu

Sosyal Darvinizm, toplumları farklı tarih ve evrim aşamalarına göre karşılaştırmanın önemini vurgulayan, büyük ölçüde yapılandırılmış ve görünüşte bilimsel bir toplumsal araştırma yaklaşımı ortaya koydu.

Spencer’ın evrim teorisinin temelinde nihai bir yeni etik ve ahlaki düzen arayışı yatar. Evrim sayesinde insan kendi kapasiteleri ve ahlakını mükemmelleştirecektir.

Sosyal Darvinistler, zayıfların ezilip toplumdan adeta ayıklanması gerektiğine inanan ve hastane, huzurevi ve de hayır kurumları gibi çeşitli müesseseleri eleştirler.

Darvinizm, yaşamak için mücadelenin şart olduğu, mücadeleden galip gelenin sadece hayatta kaldığı, mağlup olanın ise yaşama hakkını kaybettiğini savunan bir doktrindir. Mücadele esnasında rakibine galip gelmek için canlıların evrimleşerek yeni özellikler geliştirmesi, hayatta kalan söz konusu canlıların, kendi türünün en güçlüleri olması anlamına da gelmektedir. Olumsuz çevre şartlarına karşı verilmek zorunda kalınan mücadelede tek amaç, hayatta kalmak ise haliyle diğer tüm değerlerin de anlam ve önemini yitirmesi söz konusu olur.

Spencer’a göre toplum da dahil olmak üzere doğadaki bütün türler aynı evrim yasasına bağlı olarak evrim geçirmektedirler.

 Sosyal Darvinizme Karşı Eleştiriler

  1. y.y. sonlarında Sosyal Darvinizm ve bu yaklaşımın temel insan ve toplum anlayışları yoğun eleştiriye uğramıştır:
  • Spencer’ın, bütüncül toplum analizini ‘bırakınız yapsınlar’cı bireycilikle birleştirme girişimi, bireysel haklar ve özgürlükler düşüncesi ile toplumun büyük bir kısmının gelişip ilerleme ihtiyacına vurgu arasında kuramsal çelişkiler yaratmıştır.
  • Onun biyolojik analojisi bazen anlamsız bir biçimde fazla esnek bir biçimde kullanılmıştır. Onun Darvinci kavramları kullanım biçimi sıklıkla yüzeysel, yetersiz ve -örneğin, tüm toplumların evrimci güçlere tabi olmalarına karşın, bazılarının belirli aşamaları atlayabileceklerini, hatta heterojenlikten homojenliğe doğru gerileyebileceklerini savunduğu için- çelişkiliydi.
  • Spencer’ın analizi totolojikti, yani kullandığı kanıtlar ve geliştirdiği farklı toplum ve kurum tipleri sınıflaması örnekleri kanıtlandığı varsayılan ilkelerden türetilmişti.
  • Onun doğal ayıklanma konusundaki görüşleri ırkçı ve hümanizm karşıtı görüşleri desteklenmekte kullanılmıştır. Bu görüşler, Viktorya dönemi beyazların üstünlüğü görüşünü, İngiliz İmparatorluğunun tabi uluslar, özellikle siyahlar karşısındaki üstünlüğünü güçlendirmiştir. Bu öğretinin unsurları Nazi Almanyasının ırkçı, günümüz Güney Afrika’nın ayrımcı politikasında bulunabilir. ‘En uygun olanın hayatta kalması’ temasının kardeşi olan görüş zayıf, hasta, yoksul, suçlu, biyolojik özürlü vb. kimseleri dışlayan politikaları meşrulaştırmak için ve insanın evrimci gelişimine bir tehdit olarak kullanılmıştır.
  • Sosyal Darvinizm, mevcut düzeni ve eşitsizlikleri doğal ve haklı sayarak meşrulaştırdığı için, çoğu kez muhafazakar, hatta gerici bir felsefe olarak görülür.
  • İngiliz imparatorluğunun düşüşü, İngiltere’nin bir dünya gücü olarak Almanya ve Amerikanın gerisinde kalması Sosyal Darvinizme desteği azaltmıştır. Merkezi planlamaya dayalı komünist toplumların yükselişi Spencer’ın piyasa güçleri aracılığıyla evrim teziyle çelişir. Ayrıca, yüzyıl başında, gelişmiş sanayi toplumlarında ekonominin devlet eliyle planlanması ilkesinin benimsenmesi, sosyal devlet hükümleri ve sosyal demokrasi de bu tezin geçerliliğini giderek zayıflatmıştır.

 Sonuç

Sosyal Darvinizm teorisi ırkçı görüş ve politikalar tarafından benimsenmiş, çeşitli ırk ve/veya ulusların diğerlerinden daha üstün olduğu görüşünü veya yoksul, hasta, suçlu ya da özürlü olanları dışlamaya yönelik politikaları desteklemek için kullanılmış, ancak ırksal ayrımcılık etrafında örgütlenen toplumların tarihsel olarak çökmesiyle birlikte Sosyal Darvinizm teorisi de gücünü kaybetmiştir.

Şu anki dünya siyasal sisteminin politik pratiği olan liberal demokrasi ve bu sistemin ekonomik alandaki pratiğini oluşturan liberal ekonomi anlayışı, bizleri adım adım Sosyal Darvinizme yaklaştırmaktadır.

Yararlanılan Kaynaklar

Slattery, M. (2014). Sosyolojide temel fikirler. (Ü. Tatlıcan ve G. Demiriz, Çev.) İstanbul: Sentez Yayıncılık. (Orijinal çalışma basım tarihi 1991)

Yılmaz Murat “Kütüphane ve Bilgi Hizmetlerine Darvinist Yaklaşım” Türk Kütüphaneciliği 27, 1 (2013), 197-200

Şahin Çağatay “Sosyal Darwinizm, Nazizm ve Hukuk İlişkisi Üzerine Bir Değerlendirme” Şahin / Hacettepe HFD, 7(1) 2017, 565–58

Ergün Ragıp “Darwin’de Sosyal Darwinizm” Din Sosyolojisi Araştırmaları E-ISSN: 2791-8998 Cilt/Volume: 2, Sayı/Issue: 2, Yıl/Year: 2022 (Nisan/April)

Temmuz Gönç-Sevran- Fatime Güneş- Serap SUĞUR “Klasik Sosyoloji Tarihi” Anadolu Üniversitesi, Eskişehir, 2011

Nurgül Önal-AYBÜ İslami İlimler Fakültesi Lisans Öğrencisi  

Daha Fazla Göster

Andcenter Editör

Çankırı İli, Orta İlçesi Kalfat Kasabası’nda 1993 yılında dünyaya geldi. İlköğretimi kendi köyünde tamamladı. 2007 senesinde Tevfik İleri Anadolu İmam-Hatip lisesine kayıt oldu. 2011 senesinde Tevfik İleri Anadolu İmam-Hatip Lisesi'nden mezun oldu. Aynı sene Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine başladı. 2016 yılında Ankara İlahiyat’tan mezun oldu. Aynı sene Ankara Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi bölümünde yüksek lisansa başladı. Yüksek Lisans eğitimini Ankara Yıldırım Beyazit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi Bölümü’nde tamamladı. Şuan aynı enstitüde doktora eğitimine devam etnektedir. Gaziantep ili, Şahinbey ilçesinde 2017-2018 Eğitim-Öğretim yilinda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği görevini yaptı. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim dalında Arş. Gör. olarak çalışti.Suan Ankara Yıldırım Beyazit Üniversitesi İslami ilimler Fakültesi'nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya devam etmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı