Parsons ve Merton (Yapısal İşlevselcilik)
Parsons’a göre bütün eylem sistemleri kısaca AGIL olarak adlandırılan dört zorunluluktan meydana gelmektedir.
Bunlar:
- Uyum (adaptation)
- Amaca erişme (goal)
- Bütünleşme (integration)
- Gizil kalıp koruması-gerilim yönetimi (latent pattern maintenance-tension management)
Kısaca bu zorunlulukları tanımlayacak olursak; ilk zorunluluk olan uyum “A” (adaptation), çevredeki mevcut kaynakların toparlanarak ekonomi kurumu tarafından sisteme dağıtılmasıdır. İkinci zorunluluk olan amaca erişme “G” (goal), sistem amaçlarına ulaşmak için siyaset kurumu tarafından var olan kaynak ve enerjinin kullanılması ve aralarındaki önceliğin belirlenmesidir. Üçüncü zorunluluk olan bütünleşme “I” (integration), hukuk kurumu tarafından sistem içindeki ilişkilerin düzenlenmesidir. Son zorunluluk olan gizil kalıp koruması ve gerilim yönetimi “L” (latent pattern maintenance) ise başta aile ve din kurumu olmak üzere sistemin kendi değerlerinin kendi üyeleri tarafından korunmasıdır.
TOPLUMSAL SİSTEM
Sosyoloji teorisine “toplumsal eylem”i analiz ederek başlayan Parsons, bu eylemin her zaman “toplumsal sistem” içerisinde var olacağını söylemiştir. Bu nedenle yapısal işlevci teorinin en önemli kavramı “toplumsal sistem”dir. Genel eylem teorisi, dört temel sistemden meydana gelmektedir. Bu sistemler ve temel birimleri ise şu şekildedir:
- Fizyolojik veya organik sistem – Beden
- Kişilik sistemi – Bireysel psikoloji
- Toplumsal sistem – Roller ve konumlar
- Kültürel sistem – Bilgi, edebiyat, sanat, diğer insani ürünler
Fizyolojik ve organik sistemin temel birimi olan beden, toplum içinde yaşayan insanların davranışlarını etkileyen dürtüler ve güdülerden meydana gelmektedir. Kişilik siteminin temel birimi olan bireysel psikoloji, içinde inançlar, duygular, hedefler gibi amaçları barındırarak bireyleri toplum tarafından kabul görecek davranışlar sergilemeye yönlendirmektedir. Sosyolojinin temel ilgi alanı olan toplumsal sistem ise roller ve bunlara bağlı olarak dağılan statüler yoluyla meydana gelmektedir. Toplumsal sistem, içindeki kişilere dağıtılmış roller ve kişilerin bu rolleri gerçekleştirirken aralarında gerçekleşen etkileşim sürekliliğidir. Kültürel sistem ise bu etkileşim sürekliliğinde insanlar tarafından üretilen edebiyat, tarih ve sanat aracılığıyla ortaya çıkar.
ROBERT K. MERTON’IN İŞLEVSELCİLİĞE KATKILARI
Robert Merton, yapısal işlevselciliğin en önemli isimlerinden biri olmakla beraber bu konuda Parsons’ın ortaya attığı sistem teorisi gibi büyük teoriler üretmemiştir. Çünkü ona göre sosyoloji teorileri, toplumda var olan bütün kurumları ve alt örgütlenmeleri açıklamak zorunda değildir. Bu görüşünden dolayı Merton, Parsons’ın yaptığı gibi direkt toplum gerçekliğini kendine nesne olarak belirlemek yerine toplum gerçekliğini farklı bakış açılarıyla ele almıştır. Durkheim’ın İntihar ve Weber’in Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu adlı çalışmaları gibi sınırları belirlenmiş konular üzerinde yapılacak ve genellemeler yapılmasına ortam hazırlayacak olan orta boy teori çalışmalarının artmasıyla daha büyük teorilerin meydana geleceğini savunmuştur.
AÇIK İŞLEV, GİZLİ İŞLEV VE BOZUK İŞLEV
Klasik işlevselcilikte var olan ve beklendiği şekilde sonuç veren işlevin “açık işlev” olarak adlandırılmasına eleştirel bir katkı sağlayarak her işlevin istenen sonucu üretmeyeceğini ve beklenmedik sonuçlar ortaya çıkarabileceğini söyleyerek açık ve gizli işlev arasında bir ayrım yapmıştır.
Parsons’ın ortaya attığı toplumda bir işlev meydana getiren kurumun topluma her zaman olumlu ve yararlı katkılar sağladığı görüşü, birçok sosyolog gibi işlevselciliğin önemli isimlerinden olan Merton tarafından da eleştirilmiştir. Çünkü Merton’a göre topluma olumlu katkıda bulunan işlevler gibi topluma olumsuz katkıda bulunacak ve toplumsal sistemin işleyişini, uyumunu, düzenini bozacak “bozuk işlevler” de vardır. Bununla beraber işlevin ortaya çıkardığı sonucun olumlu veya olumsuz olmasının göreceli olduğunu söylemiştir. Ve buna örnek olarak dini vermiştir. Din, ahlaka, inançlara ve aileye sağladığı katkılar sebebiyle olumlu sonuçlar ortaya çıkarabileceği gibi farklı görüş ve mezheplere bağlı kimselerin sürtüşmeleri ile olumsuz sonuçlara da sebep olabilir.
ROBERT MERTON’IN ANOMİ YORUMU
Emile Durkheim tarafından sosyolojiye kazandırılan toplumun normsuzluk durumu olarak da tanımlanan anomi kavramı, toplumların değişim yaşadıkları dönemlerde geçmiştekiler ile yeni oluşturulan normların birbirine uyum sağlayamaması dolayısıyla arada kalmışlık halinin meydana gelmesidir.
Merton anomiyi Durkheim’dan farklı yorumlamıştır. Merton’a göre anomi, kültürel amaçlar ile bu amaçlara ulaşmadaki yollar arasındaki tutarsızlıktır. Yani amaca ulaşmak için kullanılan araçlar meşru olmadığı zaman ortaya anomi çıkar ve bozuk işlev üretilmesine sebep olan bu anomiler toplumlarda sapmalara yol açar.
Büşra KARA- AYBÜ İİF 4. Sınıf Öğrencisi