KAMUCU TOPLUMDAN BİREYCİ TOPLUMA- LE PLAY
Halit ATEŞ- AYBÜ Din Sosyolojisi YL. Öğrencisi

Le Play’in kurmuş olduğu Science Social ekolü, dünya toplumlarını. Kamucu toplum ve bireyci toplum şeklinde 2’ye ayırmaktadır. Kamucu toplumları olarak Güney Amerika, Güney Avrupa, Afrika, Asya ve Türkiye’nin yer aldığı bir gruptur. Bireyci gruba ise İskandinavya, İngiltere ve ABD’yi dâhil eder. Görüldüğü üzere bu iki yapıdaki toplumlardan kamucular geride kalan, az gelişen bir formu, bireyciler ise gelişen/kalkınan bir formu temsil ederler.
Kamucu toplumlar içerisinde yer alan bireyler aile, devlet, cemaat vb. grupların çatısı altındadır. Bireyler kendi başına fail olamaz, tek başına hiçbir şey yapamazlar. İnsanların eylemlerinin kültürle sıkı sıkıya bağlı olduğu toplum tarafından kısıtlandığı kişiler yenileyerek üretecek gücü bulamazlar. Bu anlamda herkes başkasına bağlı, bireyler topluma bağımlı ve özgürlükten yoksun olduğu, yaratıcılık, üretim, buluşların olmadığı yerdir. Bir başka ifadeyle kamucu toplumlar güçsüz ve kabiliyetsiz toplumlardır. (Aytaç, 2018: 92).
Bireyci toplum içerisinde yer alan birey, herhangi bir aileye, devlete, cemaate mensup değildir. Yani kendisinden başka hiç bir güce tabi olmaz, bireysel çaba ve girişkenliğe sahip, kendi kendine yeten bir anlayışla yetiştirilir. Şahsi girişkenliğiyle etkin bir üretim oluşturarak sosyal yeteneğin tam bir teşekkülüne zemin sağlar. Kişiyi kişiye değil, özel mülkiyeti doğuran etkin bir tarımla önce toprağa sonra da diğer üretim unsurlarına bağlayarak, bağımsız, yaratıcı, özgür ve girişken kişiliklere kapı aralar. Dolayısıyla bireyci toplum, kişisel başarı ve yükselme için gerekli vasatı kendiliğinden üretmiş olur. Bu yüzden toplumsal örgütlenmemiz kişisel yetenek ve başarıyı öne alıcı girişimci tipler üzerine kurulmalıdır.(Aytaç, 2018: 93).
Kamucu yapılarda nepotizm (adam kayırma) ilkesi, bireyci toplumlar ise girişimcilik ve liyakat ilkesi hâkimdir: “Kamucu yapıda varlık problemini, yani mülk edinme sorunu aile, kabile, cemaat veya devlet topluluğuna dayanma yoluyla çözülmeye çalışır. Bireyci toplumlarda ise birey varlık sorununu, hayattaki işlerini şahsi gücü ve kişisel girişimleriyle halletmeye çalışır. Kamucu yapılarda özel ve kamusal yaşamı yönlendirenler, insanların hareketsizlik ve kabiliyetsizliğini ortadan kaldırmayı amaç edinmekte, ancak sonuçta bireylerin hareketsizlik ve kabiliyetsizlikleri devam etmektedir”(Özyurt, 2012: 186).
Toplumların üzerinde yaşadığı coğrafya o toplumun özelliklerini belirlemektedir. Yani bozkırlar ataerkil aile tipi ve kamucu bir toplum örgütlenmesini gerektirirken; sahiller kök aileyi, bireyciliği ve girişimciliği doğuracaktır. Bu ayrımda üstünlük en baştan bireyci toplumlara verilmekte, bireyci toplumların en gelişmişi olarak gösterilen İngiltere ve Amerika, geleceğin toplumları olarak nitelenmektedir (24). Kısaca özetlemek gerekirse bir toplumda düşünsel yetenek ve toplumsal gelişmeye belirli bir doğrultu veren, ancak toplumsal hayatın koşullarıdır. Step ve Doğu toplumlarının yaşadığı coğrafyanın en karakteristik özellikleridir. Buna bağlı olarak da Doğu’da fikir gelişimlerinin yöneldiği doğrultuyu kamucu yapıcı açıklamaktadır. Kamucu yapının doğurduğu akıl yürütme biçimi ise “tümdengelim”dir. Bu akıl yürütme biçimi, fikrin gözlem ve deney alanında yürümesine engel teşkil etmektedir (25). Görüldüğü gibi Le Play’in “kamucu” ve “bireyci” olmak üzere iki temel kavramla oluşturduğu tipoloji, temelde coğrafya koşulları ile toplumun ekonomi ve endüstri eylemi arasında kurulan sıkı ilişkiye dayanmaktadır. Böylece toplum olaylarına kendi dışında coğrafya unsurundan bakarak görüşlerini temellendirmektedir (Tüfekçioğlu, 1998: 25).
KAYNAKÇA
AYTAÇ, Ö. (2018). Türk Sosyolojisinde Bir Öncü İsim: Prens Sabahattin, Çekmece İZÜ Sosyal Bilimler Dergisi, C.6, S.12, ss. 75- 120. ÖZYURT, C. (2012). Bireyci Toplum Savunusu Olarak Prens Sabahattin Sosyolojisi, Muhafazakâr Düşünce, S.32, ss.175-198. TÜFEKÇİOĞLU, H. (1998). Frederıc Le Play’ın Tarih Anlayışı, Sosyoloji ve Tarih Sempozyumu, ss.21-28.