Marifet Divanı AkademiTerimler

ANARŞİZM: P. J. PROUDHON

Mahmut KÖKVER

Anarşizm 19. yüzyıldan günümüze kadar uzanan, çalkantılarla dolu bir tarihe sahiptir. William Godwin’in görüşleriyle belirmeye başlayan ve Proudhon ile ilk defa gün yüzüne çıkan anarşizm, temel olarak Avrupa düşüncesi içinde şekillenmiştir. 19. yüzyıl Avrupa’sının çalkantılı siyasi ortamında Aydınlanma Hareketi’nin sonucu olarak dinsel otoritenin sorgulandığı bir dönemde, anarşizm bütün Otorite’lerin sorgulamasına girişmiştir. Anarşist bakış açısı içinde toplumdaki sorunların kaynağı hiyerarşide görülmektedir; hiyerarşinin var olduğu bir yaşam özgürlüklerin kısıtlandığı, insan gelişiminin engellendiği toplumları doğurmaktadır. İnsan doğasının iyiliğine güvenmek, karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmaya dayalı toplumların hiyerarşiyi ortadan kaldıracağına inanmak anarşizmin temel varsayımlarındandır.

Kelime kökeni itibariyle eski Yunanca’da olumsuzluk bildiren “an” öneki ile kral, yönetici güç anlamına gelen “arche” kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen anarşi terimi yöneticisi olmayan toplum yapısını tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu bağlamda anarşizme göre herhangi bir yöneticiye ihtiyaç olmaksızın toplumun düzenlenmesi mümkündür ve anarşizmi benimseyen kişiler ise bu ideale inanan bireyleri kastetmek üzere anarşist olarak anılmaktadırlar. Bir yüzyıldan fazla bir süredir anarşistler sadece yönetimin olmamasının kaos olduğuna inanmayan kişiler değil, bununla birlikte yönetimlerden arındırılmış bir toplum yapısının şu anda içinde yaşadığımız toplumlardan çok daha iyi olacağına inanan kişiler olmuşlardır.

Genel anlamıyla anarşizm bütün insan gruplarında görünen otoriteye karşı oluşmuş bir reaksiyon niteliğindedir. Tarih boyunca anarşistlerin genel eğilimleri kendilerini yöneten otoritelere karşı isyan şeklinde gelişmiştir. Bu noktada bir ayrıma işaret etmek gerekir: Tarih boyunca bir üst otoriteden bağımsız yaşamış topluluklar olagelmiştir. Antik Çin, Hindistan, Mısır ve Mezopotamya’ya baktığımızda yukarıdaki tarife uygun olarak düzenlenmiş topluluklar görülmektedir. Hatta denilebilir ki, günümüzde Afrika’nın bazı kabileleri hâlâ bir üst otoriteden bağımsız olarak yaşamaktadırlar ve bu anlamıyla da bu toplumlar anarşist olarak nitelenebilir. Ancak burada söz konusu olan anarşizm 19. yüzyılda Avrupa’nın karışık siyasal ortamında ortaya çıkmış ve genel anlamda dini otoritenin toplumsal alanda nüfuzunu kaybetmesini doğuran Aydınlanma felsefesinin sonucu olarak belirmiş anarşizmdir.

Anarşizm’in eski Yunanca’daki anlamına bakarak ve insan doğasının iyi olduğu, doğa durumu içinde iyiye yöneleceği noktasındaki görüşleri göz önünde bulundurarak denilebilir ki, yüzyılı aşkın bir sürede çok farklı kollara ayrılmış olan anarşist düşüncede genel anlamıyla ortak dört iddia mevcuttur. Bunlardan birincisi insanların devletlerin emirlerine uyma gibi bir ödevleri yoktur. Devlet sahip olduğu otoriteyle edindiği gücü insanları sömürmek ve sürekli bir şekilde baskı altında tutmak için kullanmaktadır. İkinci iddia ise insanların eşit bir şekilde özgürce bir toplulukta yaşamaları için bu otoritenin ortadan kaldırılması gerekir. Özgürlük ve eşitlik kavramlarının anarşizmde kullanılma şekli anarşist felsefeyi liberal ve sosyalist geleneklerden ayırır. Çünkü anarşizm için özgürlük ve eşitlik aynı şeyi ifade ederken liberalizm eşitliğin olamadığı bir özgürlük, sosyalizm ise özgürlüğün olmadığı bir eşitlik öngörmektedir. Üçüncü iddia devletsiz bir toplumun mümkün olabileceği yönündedir. Yukarıda da belirtildiği gibi tarih boyunca bunun örnekleri görülmüştür ve tarihte bir kere olan bir şeyin bir kez daha olmaması için hiçbir neden yoktur. Dördüncü ve son iddiaya göre ise devletten anarşiye geçiş gerçekçi bir süreç oluşturur.

Anarşistler, iyi bir yaşamın zora başvurmaksızın düzenlenmiş bir toplumda gerçekleşeceğine inanırlar. Bu inançları sebebiyle yöneticiler ve yönetenleri barındıran siyasal örgütlenmeler olmaksızın bir toplumsal yapı inşa etmeye çalışırlar. Hiçbir otoriteye inanmayan, insanların eşit ve özgür bireyler olabilmesi için kişileri baskı altında tutan bütün kurumların feshedilmesini savunan anarşizm esasında sahip olduğu ilkelerin de bir sonucu olarak zamanla pek çok farklı guruplara ayrılmış, tek bir yapı sergileyememiştir. Bu durum ise anarşizm ile ilgili yapılan çalışmalar için büyük bir sorun halini alır. Ancak bununla birlikte genel eğilimlerin doğrultusunda anarşizmde bir takım gruplandırmalara gidilebilir. Bu anlamda anarşizmi Bireyci Anarşizm, Karşılıkçı ve Dayanışmacı Anarşizm, Kolektivist  Anarşizm, Komünist Anarşizm ve Anarko-sendikalizm gibi bölümlere ayırabiliriz.

Bireyci Anarşizm’in görüşlerine göre toplum bir organizmadan ziyade topluma karşı sorumlulukları olmayan ama diğer bireylere karşı sorumlu olan özerk bireylerden oluşmuş bir bütündür. Özü itibariyle bu görüş, anarşizmden çok önce ortaya çıkmış bireycilik fikridir ve bireyciliğe göre toplumu oluşturan kişiler özgür ve eşit olmalıdırlar; kendi eylemleri için dışarıdan bir baskı olmamalıdır. Bireyci felsefenin bu yapısı anarşistler tarafından da benimsenmiştir. Karşılıkçı Anarşizm’e göre ise toplumdaki bireylerin bir devlet içinde yaşamasındansa, eşitlik ve karşılıkçılık temeli içerisinde birbirleriyle gönüllü anlaşmalar düzenledikleri toplumlarda yaşaması öngörülmektedir. Kolektivist Anarşizm ise diğer iki anarşizm türlerinden devletin yıkılması ve bireysel özgürlüğün sağlanmasının ancak yıkıma dayalı bir devrim ile mümkün olacağını belirtmesiyle ayrılır. Kolektivist Anarşizm’de üretim araçlarının ortaklığı söz konusudur. Bu anarşizm türünün en önemli temsilcisi ise yıkımın aynı zamanda yaratıcı bir eylem olduğunu belirten Bakunin’dir. Son olarak, üretim araçlarının ortak kullanılmasının yeterli olmayıp aynı zamanda ürünlerin de elde ortak tutulması gerektiğini belirten Komünist Anarşizm’in bakış açısına göre ise herkesten yetenekleri doğrultusunda alınacak ve herkese ihtiyaçları nispetinde verilecektir. Bu bakış açısı çerçevesinde insanların sahip oldukları iş gücünü değerlendirebilmek mümkün değildir çünkü farklı türden işler farklı türden değerler içerir. Bu yüzden tüm ekonominin toplumun elinde yer alması çok daha iyidir ve böylelikle ücretlendirme sistemi de ortadan kalkacaktır. Bu anarşizm türünün kurucusu olan Kropotkin üretim araçlarının mülkiyetinde ortaklığın ötesinde paylaşım modelini geliştirmiş, evrim teorisinde yer alan rekabet anlayışından ziyade doğanın ve insanların evriminde işbirliğinin çok daha büyük bir rol oynadığını belirtmiştir. Kropotkin aynı zamanda devletin yıkılmasından sonra hiçbir şekilde merkezle iş birliği içinde olmayan bir toplumsal model oluşturmuştur. Walter Kolektivist Anarşizm ile Komünist Anarşizm arasındaki farkı şöyle belirtmektedir: “Eğer kolektivizm iş problemi üzerine yoğunlaşan ve işçilerin kolektifliği üzerine inşa edilen bir devrimci anarşizm ise, o halde komünizm hayat problemi üzerinde yoğunlaşan ve halkın komünü üzerine inşa edilen devrimci bir anarşizmdir”.

 

KAYNAKÇA:

  1. WALTER, Nicholas (2002). “About Anarchism”, 2. Basım, Londra: Freedom Yayınları.
  2. CEVİZCİ, Ahmet .(2005). Paradigma Felsefe Sözlüğü. “Anarşizm”, İstanbul: Paradigma Yayıncılık.
  3. UĞUR, Gökhan .(2010). “Dünden Bugüne Anarşizm ve Anarşizmin Çözmesi Gereken Sorunlar” Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 12/1 ss. 133-158

 

Daha Fazla Göster

Andcenter Editör

Çankırı İli, Orta İlçesi Kalfat Kasabası’nda 1993 yılında dünyaya geldi. İlköğretimi kendi köyünde tamamladı. 2007 senesinde Tevfik İleri Anadolu İmam-Hatip lisesine kayıt oldu. 2011 senesinde Tevfik İleri Anadolu İmam-Hatip Lisesi'nden mezun oldu. Aynı sene Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine başladı. 2016 yılında Ankara İlahiyat’tan mezun oldu. Aynı sene Ankara Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi bölümünde yüksek lisansa başladı. Yüksek Lisans eğitimini Ankara Yıldırım Beyazit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi Bölümü’nde tamamladı. Şuan aynı enstitüde doktora eğitimine devam etnektedir. Gaziantep ili, Şahinbey ilçesinde 2017-2018 Eğitim-Öğretim yilinda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği görevini yaptı. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim dalında Arş. Gör. olarak çalışti.Suan Ankara Yıldırım Beyazit Üniversitesi İslami ilimler Fakültesi'nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya devam etmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı