Asya-PasifikGenel

Çin İnançlı Halk Üstünde Baskıları Artırma Amacında

İlk Darbe İnançlı Halka Karşı Gerçekleşecek ! 

Parti Şefi Xİ Jinping, Çin’in komünist partisinin toplum üzerindeki ideolojik ve siyasi kontrolü genişletmeye devam etmek istiyor. Bu Çin’deki dini yaşamı da etkileyecektir. Parti Kongresinde yapmış olduğu temel konuşmasında Xİ Jinping dini de zikretti. Dinlerin Çinlileştirilmesinin zorunluluğu talebinde bulundu ve Komünist partinin yönetiminin altında yer almak zorunda. Komunist parti kongresinden hemen önce devletin din kurumu Çin’de resmi olarak izin verilmiş 5 dini cemaatin temsilcilerini konsepte sadık kalacaklarını belirtmeleri için Pekin’e çağırmıştı.

Resmi Din Kurumu Budist, Taoist, İslam, Katolik ve Protestan Kiliseleri dini liderlerine “Çinleştirme” (Millileştirme) konseptini öğrenmelerini ve bu konsepte dair şehadette bulunmalarını emretti. İsteğe uygun olarak dini liderler devlet dini kurumunun gözetiminde, Çin’de bulunan bütün dinlerin Çin kültürüne uyum sağlayacakları tarzda gelişmeleri konusunda uzlaşmaya vardılar.

Protestan Kilisesi başkanı Fu Xianwei, Hristiyan dininin teolojide ve kültürel uyuşmada daha çok çinleştirilmek zorundadır. İslami Teşkilatların Başkan yardımcısı İmam Mu Kefa dinin ancak çinlileştirilmei ile  Çin İslamının inkişaf edebileceğini ve sağlıklı olabileceğini iddia etti. Çin Katolik Başpiskoposlar Konseyi Başkanı Ma Yinglin yerel kiliselere Çinleştirme konusunda beş yıllık bir plan bildirdi.

Xi Jingpings’in “Dinin Çinleştirme” konsepti, Çin’deki dini cemaatlerin yabancı ülkelerin etkilerine maruz kalmamaları veya dış ülkelerden yönetilmemesi konusundaki eski komünist doktrini genişletmektedir. 1949’da komünistlerin yönetimi ele geçirmesi ile birlikte Protestan Kilisesi kendi kendine yönetim gereği yabancı ülke ile ilişkisini kesmek zorunda kalmıştı. Katolik kilisesi Papalıktan ayrılmak zorunda kaldı ve Tibetli Budistler’de Dalai Lama’nın Hindistan’a kaçmasından sonra onu artık dini liderleri olarak sayamayacaklardı.

Çinliler Gittikçe Daha Dindar Oluyor

Son yirmi yılda bir çok Çinli bir dine yöneldi. Resmi kayıtlara göre Çin’de şimdilerde 23 Milyon Müslüman, 18 milyondan fazla Budist ve aynı şekilde 12 milyon Katolik ve 20 Milyon Protestan Hristiyan var. (Batılı tahminler bu rakamların daha üstünde). Dini Cemaatler yerel resmi din kurumlarının göz tolare etmesiyle kısmen aktif olabilmekteler ve bununla birlikte yabancı ülkeyle ilişkilerini muhafaza ettiler.

“Aşırılığın Önlenmesi”

Taoizm tek orijinal Çin dini. Resmi olarak tanınmış diğer dört dini cemaatler “Çinleştirme Konsepti” ile bir takım yeni kısıtlamalar getireceğini hesaba katmak zorundalar. Esas olarak yeni din belirlemesindeki talepler daha çok ulusal bağımsızlık ve kendi kendini yönetme yönünde. Aşırılığın önlenmesi ve dışarıdan gelecek sızmalara karşı koyma Resmi (devlet) denetleme kurumunun amaçları olarak belirtildi. Din ayrılıkçılığı ve bölünmeye karşı propaganda olarak kullanılmayacak.

Bu öncelikli olarak her ne kadar zikredilmese de, Çin hükümetinin göre Çine yabancı ülkelerden gelerek yayılan ve Xinjiang eyaletindeki bağımsızlık eğilimlerini teşvik eden siyasal İslamı hedef almaktadır. Çin yönetiminin gözünde Dalai Lama, Lama tibet Budizm taraftarlardan Tibet’in Çin’den bağımsızlığını talep etmekte.

Katolik Kilisesi Gerilemeden Şikayetçi

Katolik kilisesine göre talep edilen „Çinlileştirme“aynı şekilde bir gerileme anlamına gelmektedir. Şayet bir Çin dini cemaati dışarıdan yönetilemeyecek ve yabancı etkisine karşı koyulacaksa, Çinli Katolikler Papanın yüceliğini nasıl tanıyacak? Hala Papaya sadık Katolik yeraltı kiliseleri bulunmakta. Geçen yıllarda, Vatikan ve Çin hükümeti Başpiskopos tayini ve Çin’deki Katolik kilisesinin diğer konuları hakkında bir uzlaşmaya varabileceği yönünde umutlar yeşermişti. Ancak yeni din hükümleri (yasaları) iyimserlik için çok az kapı açıyor.

Şimdi din kurumu, dini cemaatlerin devlet denetiminden ve Çinlileştirme programından kaçmasını önlemek için gerekli araçlara sahip durumda. Yeni hükümler, devletin uygun gördüğü çerçevenin dışında gerçekleştirilen bütün dini aktivitelerin zorlaştırılmasını amaçlamaktadır. Mesela yasal olmayan dini aktivitelere karşı yüksek para cezaları ön görmektedir. Bundan etkilenecek olanlar Protestan Ev Kiliseleri, Katolik yeraltı kiliseleri ve izin verilmeyen camiler. Yasadışı dini toplantıların organizatörleri 35 bin Euro’ya kadar cezalandırılabilir. Aynı şekilde, her kim bu tür toplantılara yer sağlamış ise, büyük bir para cezasını göze almak zorunda.

Etiketler
Daha Fazla Göster

Fatih Şahan

1976 yılında Kayseri/Develi/Çaylıca’da doğan Şahan Aygözme Kur’an Kursunda Hafızlık yaptıktan sonra orta ve lise tahsilini Develi İmam Hatip Lisesinde tamamladı. 2001 yılında Ankara İlahiyat Fakültesinden mezun olan Şahan 2002 yılında Almanya’da eğitimine devam etti. 2008 yılında Freiburg Albert Ludwigs Üniversitesinde İslami Bilimler ve Katolik İlahiyatından mezun oldu. 2008 yılında Diyanet İşler Türk-İslam Birliğinde Bölge Koordinatörü olarak göreve başladı. 2015 yılında Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının desteğiyle Yıldırım Beyazıt Üniversitesinin Almanya’da Karma Evlilikler adlı Projenin Almanya Koordinatörlüğünü yaptı. 2016 yılında Türkiye Diyanet Vakfı Uluslararası Öğrenciler Sempozyumunda Almanya’da Selefilik ve Neo-Selefilik adlı makalesi ile sunum yaptı. Tübingen Üniversitesi İslam İlahiyat Merkezinde Doktorasını yapmaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı