ORTADOĞU’DA DİZİLER ÜZERİNDEN TARİH VE GÜÇ SAVAŞI
Mustafa Beysuni (Lyon Siyasal Araştırmalar Enstitüsü (IEP)’nde siyaset bilimi doktoru) Orient XXI, 6.2.2020 Tercüme ve editoryal katkı: Zahide Tuba Kor

ORTADOĞU’DA DİZİLER ÜZERİNDEN TARİH VE GÜÇ SAVAŞI
İngilizcesi “The History of Arab-Turkish Relations as Told on TV Series” başlığıyla yayınlanan yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ.
Özet: Ortadoğu’da tarih diziler üzerinden nasıl yeniden yazılmaya çalışılıyor? Diriliş Ertuğrul’a karşı çekilen Ateş Sultanlıkları dizisi ne anlatıyor? Diziler üzerinden yaşanan güç çekişmenin arkasında ne yatıyor? Lyon Siyasal Araştırmalar Enstitüsü’nden siyaset bilimci Dr. Mustafa Beysuni’nin analizi.
Türk dizileri dünyada Amerikan yapımlarından sonra en çok ithal edilen, izlenen ve kitleleri etkileyen diziler konumunda. Özellikle Arap dünyasında muazzam bir izleyici kitlesi var. Farklı bölgesel vizyonların çatışma alanı haline gelen bölgede Türk dizileri, siyasi ve dini tartışmaları tetiklediği gibi, son iki yıldır Arap dizi sektörünü iyice hareketlendirdi.
Arap rejimleri, bir yanda siyasi ve silahlı İslami gruplara sempatiyi keserek pasif bireysel kurtuluşa odaklanan tasavvufi hareketleri yaymak, diğer yandan Arap milliyetçiliğini yeniden canlandırmak, öte yandan sektörde Türkiye’nin etkinliğini kırmak için muazzam paralar yatırarak dinî, tarihî ve siyasi içerikli yeni diziler çekmeye başladı.
Sadece 2019’da BAE desteği ve finansmanıyla Suriye’de üç önemli dizi çekildi: Büyük mutasavvıflardan Muhyiddin İbn Arabi’nin hayatı Makamat el-Aşk ve Hallac-ı Mansur’un hayatı el-Aşık dizilerine konu olurken, Müslüman Kardeşler’in ne denli ‘şeytani’ bir örgüt olduğunu halkın zihinlerine kazımak için de Kurtlar Kocadığında (Indama Taşeeh ez-Zi’ab) dizisi çekildi.
Türkiye’de en çok tartışma uyandıran BAE finansmanlı dizi ise (Türkçeye Ateş Krallıkları diye tercüme edilen ancak kanaatimizce doğrusu) Ateş Sultanlıkları (Mamalik en-Nar) adlı tarihî dönem dizisi oldu. Memlûklerin son döneminde Osmanlı’yla mücadelesini konu alan dizi, hem bölgede yayılan Türk nüfuzunu ve olumlu Osmanlı algısını kırmayı hem Arap milliyetçiliğini yeniden canlandırmayı hem de Türk dizilerinin ne denli tarihi çarpıtmalarla dolu olduğunu ifşa etmeyi hedefliyor.
Son aylarda Diriliş: Ertuğrul’un karşısına çıkarılan bu Ateş Sultanlıkları dizisi üzerinden Türk-Arap rekabetini konu alan birçok yazı kaleme alındı. Bunlardan biri de Fransa’daki Lyon Siyasal Araştırmalar Enstitüsü (IEP)’nde siyaset bilimi doktoru olan Mustafa Beysuni’den geldi.
Beysuni, Türk ve Arap televizyon dizilerinin Ortadoğu’daki halklar ve siyasi güçler tarihini kendi usulleriyle anlatmakta çılgınlar gibi yarıştığına, mübalağalı bir vatanseverlik vurgusuyla kendi milletlerinin tarihini parlatırken ötekininkini kötülediklerine değinerek yazısına başlıyor.
“Suudi pan-Arap MBC kanallarında yayınlanan yeni BAE büyük prodüksiyonu Ateş Sultanlıkları dizisi, medya üzerinden siyasi rekabet mantığını gözler önüne seriyor” diyen yazar, Türkiye ile Arap ülkeleri arasında yükselen ciddi krizin bu dizi üzerinden okunabileceği görüşünde.
Dizilerle verilen siyasi mesajlar
Beysuni diyor ki “Gerek Türkiye gerekse Arap ülkelerinde tarihi konular, devlet destekli büyük medya şirketlerince finanse edilen televizyon başyapıtlarının senaryolarının dayanağı olarak hizmet ediyor. Siyasi mesajlar, bu dizileri, bölgesel rakipleriyle yarışan rejimlerin propaganda kampanyasının bir parçası kılıyor. Bunlar, Devletin âlî menfaatleriyle uyumlu bir tarih versiyonunun popülerleşmesinden son derece memnun olan hükümetlerin hizmetinde birer yardımcı araç.”
Yazar, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın övgüsüne mazhar olan Diriliş Ertuğrul dizisinden bahsederken, 10 Aralık 2014-29 Mayıs 2019 arasında beş sezon devam eden bu dizinin hem Türkiye’de hem de Arapça konuşan izleyici nezdinde son derece başarılı olduğunu vurguluyor.
Sosyal ağlarda dizi hakkında yaygın biçimde yorumlar yapıldığından, birçok gencin Facebook profili olarak Ertuğrul’un fotoğrafını kullandığından ve Bamsı Alp karakterinin trajik ölümünün Arapça konuşan izleyicileri üzüntüye gark ettiğinden bahsediyor.
Müslümanların birliğine övgü
Yazar, Ertuğrul rolünü oynayan Engin Düzyatan’ın popülaritesinin yanı sıra, Arapça dublajının Suriyeli Raşid Assaf ve Muna Vasıf gibi büyük aktörler tarafından mükemmel bir şekilde gerçekleştirilmesinin ve internet de dahil birçok mecrada yayınlanmasının dizinin revaç bulmasında önemli bir rol oynadığına vurgu yapılıyor. “TRT’nin resmî sitesine göre, dizi bölümleri 2017’de 200 milyon web kullanıcısı tarafından online izlenmiş ve 600 bin izleyiciyle Suudi Arabistan başı çekmiş.” diye de ekliyor.
Beysuni, Diriliş Ertuğrul dizisinin Ortadoğu’da böylesine büyük bir izleyici kitlesini büyüleyebilmesini “dizideki yüksek heyecan, tarih, şövalyevari kahramanlık ve ̶İslam-Osmanlı kültür ve siyasetinin izlerini taşıyan ̶ eğitim boyutunun bir araya gelmesi”ne bağlıyor ve şöyle devam ediyor: “Her şeyden önemlisi, Müslümanların birliğini ̶etnik ve dilsel farklılıkların ötesinde ̶ karizmatik bir liderlik etrafında abideleştirmesi.”
Öte yanda yazara göre, Arap siyasi makamları, tematik çeşitlilikleri nedeniyle çok çeşitli zevklere hitap eden Arapça dublajlı Türk dizilerinin etkisi konusunda endişelerini dillendirmekte yavaş davrandılar. 2007’de ardı ardına yayınlanmaya başlamalarından itibaren romantik kurgulara yönelik Arap çılgınlığı sosyal bir olguya dönüştü. Mesela Türk basınında “Doğu’nun Brad Pitt’i” diye adlandırılan Kıvanç Tatlıtuğ, Arap izleyiciyi ekranlara çekmekte son derece başarılı olan Nur dizisinde Muhannad rolünü oynadı.
“Bu dramatik tür; hayat tarzları ve toplumsal cinsiyet ilişkileri açısından Türkiye genelinde ‘modernite’ modellerini popülerleştirirken muhafazakâr Arap toplumlarını, özellikle de Körfez monarşilerini muazzam derecede cezbetti.”
Devamını okumak için lütfen Tıklayınız