Kuhn ve Paradigma
Mehmet Emin Sarıkaya
Gündelik kullanımda taklit edilebilecek sıradan bir örnek veya rehber olarak anlaşılan paradigma kavramı, aynı zamanda bireyin toplumsal konsensüs içerisinde yaşayabilmesini sağlayan araçların bütününü de ifade eden bir anlamı içerisinde barındırmaktadır. Bu anlamda gündelik hayatın sürdürülebilirliğini sağlamak için gönderimde bulunulan kaynağı anlatmak amacıyla da paradigma tabiri kullanılmaktadır. Ancak daha sonra çok geniş bir anlam kümesini ifade edecek bir bağlama dönüşen paradigma kavramı, bu dönüşümünü Thomas Kuhn’a borçludur.
Kuhn, filozof ve bilim tarihçisi olarak ününü ‘’ Bilimsel Devrimlerin Yapısı’’ (1962) adlı eseriyle kazanmıştır. Bu eserinde bilimsel devrimlerin yapısını analiz ederken paradigma kavramını kullanır. Paradigma belirli bir dönemde bilimsel topluluk tarafından bir başvuru merkezi halini alan kabuller olarak adlandırılabilir. Bilim insanları çalıştıkları alanlarda ortaya koydukları çalışmalarda, belirli bir yönteme dayanarak çalışmalarının geçerliliklerini ve güvenilirliklerini artırmayı hedeflerler. Bu dayanakları ‘geçerli paradigmaya’ olan atıflardır. Böylece paradigma bilimsel alanda turnusol kağıdı işlevi görür.
Kuhn’un çalışmasından önce mantıkçı pozitivist görüşün indirgemeci objektiflik tanımlarıyla şekillenen bilim felsefesi, var olan paradigmayı aşılamaz veya aşılmaması gereken bir çerçeve ve objektiflik kriterleri bütünü olarak adlandırırken Kuhn ile birlikte, bu tablo değişmiş anti-pozitivist bir bakış açısıyla yeniden tanımlanan ve açıklanan paradigma aşılabilir, terk edilebilir, değişebilir bir bağlam olarak anlaşılmaya başlanmıştır. Ancak paradigmanın ne olduğuna dair Kuhn’un kitabında dört başı mamur bir tanıma rastlanmaz. Hatta kitapta, 3 grupta toplanılabilecek (Metafiziksel, Sosyolojik ve Yapı Paradigması) 21 tane paradigma tanımının varlığından bahsedilir. Bu yönüyle paradigma Kuhn’un içerikte bahsettiği olağan bilim, bunalım ve bilimsel devrim süreçler ve kavramları ile anlaşılır hale gelir.
Paradigma belirli bir disiplin içerisindeki bilim insanlarının ortak kabulü, bir görme biçimi, sorun çözme aygıtıdır. Paradigma, bilim insanları ona anlam yüklediği ve bu işlevleri yerine getirdiği sürece ayakta durmaktadır. Bu anlamıyla olağan bilim faaliyetlerinin devamına hizmet edecek bir süreç olarak sorgulanmadan kabul edilen anlayışlar bütününü ifade etmektedir. Paradigmanın olmadığı durumlarda da bilimsel araştırmalardan bahsedilebilir ancak paradigma bir bilimsel sürecin en olgun çağını ifade eder. Bu tanımı Kuhn’un paradigma açıklamasında ilk evreyi oluşturur.
“Bir konuda zihinsel veya kavramsal modele sahip olmak demek o konuda bir paradigmaya sahip olmak demektir. Bilim adamlarının hangi deneyleri nasıl yapacaklarını, hangi sorunları öncelikli kabul edeceklerini, hangi soruları soracaklarını belirleyen şey sahip oldukları paradigmalardır. Belirli bir paradigmaya sahip olmayan bir bilim adamı olguları bir araya bile getiremez, çünkü paradigmanın olmadığı yerde bilimin gelişmesini sağlayan tüm olgular eşit derecede önceliklidir. Bir olgu diğerlerinin içinden seçilmiş ise bu paradigma sayesinde olur.” (Kuhn, 1962: 67, 70- 72)
Kuhn tam bu noktada bilimin istikrarlı bir süreklilik olduğu geleneksel anlayışından ayrılarak bilimin istikrarsızlığından ve bilimsel sürecin gerçekleşen devrimler ile kesintiye uğradığından bahseder. Zira şu an geçerli olan bilimsel kabuller ileride birer mite dönüşebilir.(Örneğin: Newton’un Kütle Çekimi- Einstein’ın Göreliliği)
Khun’a göre bilimsel araştırmalar belirli bir noktadan sonra ürettikleri bulgular ile süregelen paradigma ile çelişmeye başlarlar. Böyle kriz anları yeni paradigmanın ortaya çıkması için gerekli olan ortamı hazırlar. Bu kriz dönemine bunalım dönemi adı verilir. Ve bu dönemde olağanüstü bilimsel çabalar ve çalışmalar kendini gösterir. Bilimsel devrimlerin yapısı bu şekliyle belirli bir paradigmanın hakim olduğu normal bilim süreci, bunalım dönemi; bilimsel devrim ve yeni paradigma şeklinde sürüp gider. Bu anlamda her bilimsel devrim ve her yeni paradigma bir önceki paradigmadan izler taşır.
Bilimsel Devrimlerin Yapısı kitabında bilim ve bilimsel olan ile ilgili özetle şunları söyler:
- Belirli bir disiplinin gelişimi, ancak ilgili disiplinin, uygulayıcıları olan bilimsel toplulukla bağlantısı çerçevesinde anlaşılabilir.
- Bilimsel etkinlik evrensel tek bir metodolojiye bağlı olarak gerçekleşmemektedir.
- Kuhncu bilim felsefesi ve sosyolojisi bilim tarihine derin bir biçimde bağlıdır. Bilim tarihinin, felsefi ve sosyolojik bakış açılarından bilimle ilgili “anlamlı” olarak sorulabilecek soruları belirler. [i]
[i] Marshall, Sosyoloji Sözlüğü, çev. Derya Kömürcü, Osman Akınhay, Bilim ve Sanat Yay., 1999, Ankara.
http://www.felsefe.gen.tr/thomas_samuel_kuhn_kimdir.asp
Güneş, Paradigma Kavramı Işığında Bilimsel Devrimlerin Yapısı ve Bilim Savaşları.
Anık, Yöntembilimsel Boyutuyla Paradigma.