Halit AteşYazarlar

Toplumsal Dışlanma ve Topluma Maliyeti

Toplumsal dışlanma bireylerin, toplumun geneli ile tam olarak bütünleşmesinin engellenmesi olarak ifade ediliyordu. Örneğin, çevresinde kötü okulların ve az sayıda iş fırsatının olduğu, yıkık dökük evlerden oluşan bir sitede yaşayan insanları düşünün !  Diğer insanların eriştiği fırsatlara erişemiyorlardı. Toplumsal dışlanma kavramı, başkası tarafından dışarda bırakılma olarak ifade ediliyordu.

Örneğin bankalar belirli bazı bölgelerde yaşayan kimselere hesap ve kredi kartı vermiyordu. Ayrıca sigorta poliçeleri de kişinin geçmişini özgeçmişini esas alarak bireyin başvurusunu kabul edip etmeyeceğini bildirmekteydi. Ne var ki toplumsal dışlanma yalnızca dışlanmış olan insanlardan dolayı ortaya çıkmamaktadır. 

Aynı zamanda toplumsal dışlanma orta sınıfın niteliklerinden kendilerini dışlayan insanlardan da kaynaklanmaktadır.

Bireyler eğitimi bırakıp, bir iş fırsatını geri tepme ve ekonomik olarak durağan olmayı ya da siyasi seçimlerde ol kullanmamayı seçebilirler.  Toplumsal dışlanma, orta sınıfta yer alan insanoğlunun kendisini bazı koşullardan mahrum bırakması sonucunda da dışlanmaya sürüklemektedir. Örneğin bireyin kendi kendi anlam vermediği duygulara kapılması ve bunun sonucunda da yanlış kararlar alması ile alt sınıfa düşerek toplumdan dışlananlar arasında yer alabilmektedir.  

David Gordon’un ifadesine göre dışlanma farklı şekillerde tezahür eder.

İş gücü piyasasından dışlanma

İş, yalnızca gelir açısından değil bir konumu olduğundan toplumsal bütünleşme için önemlidir. İnsanoğlunun yaşam mücadelesinde başarıya ulaşması için bir işe-güce sahip olması gerekmektedir. Bu iş sayesinde toplumda bir konuma erişebilir ve dışlanmaktan kurtulabilir. Bunun için yapması gereken ise kendinde var olan yeteneği keşfedip bunu sermaye ürünü yapmasını bilmelidir.  İş gücü piyasasından dışlanma diğer koşullara da  öncülük etmektedir. 

İşgücü piyasasında etkin olmayanlar; emekliler, öğrenciler, sakat olanlar, eve bakımda ilgilenen kimselerdir. 

Hizmetlerden dışlanma

Ev içindeki (yeme içme ihtiyaçları) ve ev dışındaki (toplu taşıma, dükkanlar ve finansal hizmetler kullanma)’dan yoksun olmaktır.  Birey iş sahibi olamadığından kendi temel ihtiyaçlarını karşılayamamakta ve devletin kendisine sunmuş olduğu hizmetlerden yoksun kalmaktadır. Bunun sonucunda birey toplumla bütünleşemediği için dışlanma hissetmektedir. 

Toplumsal ilişkilerden dışlanmayı birkaç madde ile sıralayabiliriz.

  1. Aile ve arkadaş ziyareti, özel günleri kutlamak, hobilerle zaman geçirme, tatil yapmak ve bir yemek için arkadaşlarla toplanmak gibi ortak toplumsal etkinliklere katılamama
  2. İnsanların ailelerinden ve arkadaşlarından ayrı kalması
  3. İnsanın duygusal destek yönünden dışlanması (depresyona giren bir kişinin konuşacak kimsesinin olmaması.) 
  4. İnsanların devlet hizmetlerinden yoksun olması 
  5. Sakatlık yüzünden, bir takım sorumlulukları almaktan veya sokaklarda güvensizlik hissettiklerinden dolayı evlerine kapanma 

Bu verilen örnekleri yaşayan şahıslar, toplumda sosyal yönden bir şey yapamadıklarından dolayı dışlanmaktadırlar.

Toplumsal dışlanma örnekleri

Konutlar ve mahalleler 

Sanayileşmiş toplumlarda pek çok insan rahat, geniş evlerde otururken, diğerleri aşırı kalabalık olan, yeterli ısıtılmayan ya da yapı olarak sağlam olmayan konutlarda oturmaktadırlar. Sözgelimi, talebin genelde düşük olduğu mahalleler, bankalar, yiyecek dükkanları ve postaneler gibi temel hizmetlerden yoksundurlar. İnsan her zaman kafasını sokacağı, mutlu bir yuva ister. Talep ve arzın düşük olduğu bazı yerlerde insanlar için ihtiyaçlarını giderecek kurum ve kuruluşlardan yoksun kalmaktadırlar. Onlar bu hizmetleri karşılamak için ek bir çaba harcayarak bu hizmetlerin bulunduğu mevkilere gitme zorunda kalıyorlardı. Bundan dolayı düşük gelirli mahalleler bu gibi faaliyetlerden yoksun kalmaktadır. 

Kırsal bölgeler

Kırsal alandaki dışlanma şehirlere göre daha yüksektir. Çünkü onlar hizmetlere ulaşma noktasında zorluk çekerler.  Kırsal bölgedeki insanlar, şehirde var olan sağlık, eğitim vb. faaliyetlerden yoksun olarak yaşamaktadırlar. Örneğin kırsal bölgede yaşayan bir kimsenin arabası varsa, başka kentlerdeki işe gidebilir, alışveriş için başka yerlere gidebilir, başka bölgelerde yaşayan arkadaşını ziyaret edebilir. O araba onun eli ayağı olmakta ve devletin sunmuş olduğu fırsatlara erişebilme olanakları yükselmektedir. Bundan yoksun olan kimse kamu taşımacılığına bağımlıdır ve bu da sınırlıdır. Belki haftada bir veya en fazla iki defadır. Bu da yoksun olmak için yeterlidir.

Evsizler

Sürekli kalacak bir konuttan yoksul olan insanlar, işe gitmek, bankada hesap açtırmak, arkadaşlarını ağırlamak, hatta postadan mektup almak gibi, başkalarının bir garanti olarak gördüğü gündelik etkinliklerden yoksundurlar.  Bazı kimseler evsizlik kendileri tercih ederken büyük bir kısmı başka sebeplerden dolayı evsizliğe itilmişlerdir. Evsiz kimseler, kendilerini toplumdan soyutlayarak başka alemlerde kendi iç dünyalarında kendileriyle baş başadırlar. Kendilerini de toplumsal açıdan bir katkı sağlayamadıklarından dolayı beceriksiz, yeteneksiz, bir baltaya bile sahip olamayacaklarını düşünmektedirler. Bununla da ayrıca dışlanmaktadırlar. 

Suç ve toplumsal dışlanma

 Suç ile toplumsal dışlanma arasında pozitif bir korelasyon vardır. Yani toplumsal dışlanma arttıkça suç oranları artmaktadır. Suç oranları, artan sayıda bireyin, yaşadıkları toplum içinde kendilerine değer verilmediğini ya da kendilerini, bu toplum için yapacak bir şey olmadığı duygusuna taşıdığı ifade edilmektedir.  

Currie suç konusunda şunları ifade etmektedir; 

Yoksulluk ve evsizlerin yükselmesi, uyuşturucu kullanımı ve şiddet içeren suçlardaki kesin artış arasında ilişki bulunmaktadır. Gençlerin artan biçimde, yetişkin nüfustan gelecek yönlendirici destek olmadan kendi başlarına büyüdüklerini ifade etmektedir. Piyasanın ve tüketim mallarının çekici çağrısıyla baştan çıkarılmış olan gençler, yaşamlarını sürdürebilmek için işgücü piyasasındaki fırsatların da azaldığını görmektedirler. İstenen düzeyde bir yaşam biçimi sürdürebilmek için yasal olmayan araçlar kullanılmaktadır.

Toplumsal dışlanma ve suçdaki artış arasındaki bağıntı.

  1. İşgücü piyasasında ki kaymalar ile hükümetin vergi ve asgari ücret politikaları
  2. Toplumsal destanlardaki bu yükseliş, istikrarlı yaşamların bozulması, geçici nüfus, giderek pahalı hale gelen konutlar 
  3. Ekonomik yoksullaşma ile topluluktaki parçalanma, aile yaşamında da gerilim yaratmaktadır.
  4. Toplum içinde özendirilen ekonomik konumun yasal yollarla elde edilememesi

Sonuç olarak ekonomik yoksunluk sonucunda bireyler maddi refah elde etmek istediklerinden yasal olmayan yollara başvurarak eşkıyalık yapmaktadırlar. Toplumun hakkını gaspederek ondan bundan çarparak bir konum elde etmek istiyorlardır.

Etiketler
Daha Fazla Göster

Halit Ateş

1995'de Adıyaman/Merkez'doğan Ateş, ilköğrenimini köyünde, orta öğrenimini de Adıyaman Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde 2012'de bitirdi. 2012 yılında girdiği Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde şu anda öğrenimi devam etmekte olup 4. sınıf öğrencisidir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı