Marifet Divanı AkademiMarifet MetinleriTerimler

Tönnies’in Cemaat ve Cemiyet Kavramları Üzerine Marifet Konuşmaları

HİLAL ÜNAL

TÖNNİES’İN CEMAAT-CEMİYET KAVRAMLARI ÜZERİNE MARİFET KONUŞMALARI

Ferdinand Tönnies (1855-1936): Gemeinschaft-Gesellschaft

Ferdinand Tönnies 26 Temmuz 1855’te, Kuzey Almanya Schleswing-Holstein’de (bugün FAC’de) varlıklı bir çiftçinin oğlu olarak dünyaya geldi. Strasburg (bugün Fransa’da Strasbourg), Jena, Bonn, Leipzig ve Tübingen Üniversitelerinde filoloji, felsefe, teoloji, arkeoloji ve sanat tarihi eğitimi gördü. 1887’de Tübingen Üniversitesi’nde klâsik filoloji doktorasını tamamladı. İngiliz düşünür Thomas Hobbes’in düşüncelerini incelemek amacıyla gittiği İngiltere’de Hobbes’e ait birçok el yazması buldu. 1881’de Kiel Üniversitesi’nde felsefe doçenti oldu. Babasından maddi destek gören Tönnies araştırmalarını Berlin ve Londra’da sürdürdü ve ardından ekonomi, istatistik ve son olarak sosyoloji profesörlüğü unvanları kazandı. Fikirleri ve Yahudi düşmanlığına saldırıları yüzünden Naziler tarafından kovuluncaya dek Kiel Üniversitesi’nde çalıştı.(1913-1933)

Tönnies’in hayatı ve düşüncelerini etkileyen temel faktörler şöyle sıralanabilir:

*Köy hayatını anlamasına yardımcı olan çiftçi kökeni,

*Yeni bir evrensel din fikrine ilgisine ve ahlaka vurgusuna ilham kaynağı oluşturan annesinin Lutherci kökeni

*Weber, Durkheim gibi çağdaşları ve özellikle Alman Sosyoloji Derneği’ni birlikte kurdukları Georg Simmel ve Werner Sombart. Diğerleri gibi o da sosyal bilimleri saygın bilimsel bir disiplin haline getirmeye çalıştı.

*Siyasal sempatileri de etkili olmuştur. Tönnies, aslında muhafazakâr bir tabiata sahip olsa da, sosyalist ve milliyetçi hareketlerle aktif olarak ilgilendi, Finlandiya ve İrlanda Bağımsızlık Hareketlerini destekledi ve Nazizme karşı Alman Sosyal Demokrat Partisi’ne katıldı. Fabian ve Marksist düşüncelerden oldukça etkilendi. Bu çeşitli faktörlerin etkisinin yanı sıra, malî ve akademik bağımsızlığı ve geçmişe duygusal bağlılığı onun temel çalışması Gemeinschaft-Gesellschaft’a (1887) yansımıştır. O, çoğu çağdaşı gibi, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’yı büyük ölçüde etkisi altına alan kapsamlı değişimleri, özellikle geçmişten temel bir kopuş olarak gördüğü sanayileşme ve kentleşmeyi anlamak için yoğun çaba gösterdi.

FİKİR

Eski geleneksel ve tarımcı hayat tarzını yeni modern ve kentsel hayat tarzıyla hem ideal tipler hem de farklı ve karşıt toplumsal ilişkiler ve hayat tarzları bağlamında karşılaştırmayı ve aradaki farklılıkları ortaya koymayı amaçlayan Gemeinschaft-Gesellschaft kavram çifti cemaat-topluluk sosyolojisinin kurucu babalarından Ferdinand Tönnies’in yazılarına kadar götürülebilir.

Yakın dostları ve çağdaşları –Weber, Durkheim ve Georg Simmel gibi 1800’lerin sonlarında yazan Tönnies, Avrupa ve Amerika’yı baştan aşağıya değiştiren büyük toplumsal, ekonomik ve siyasal dönüşümleri, özellikle sanayileşme, kentleşme ve bizzat tanık olduğu geçmişle köklü kopuşları anlamaya çalıştı. Tönnies temel çalışması Gemeinschaft-Gesellschaft’ta geçişteki toplumlar ile girilmekte olan sanayi çağı Avrupası arasındaki temel farklılıkları, özellikle toplumsal ilişkilerdeki değişimin doğası ve kapsamını kavramaya çalışır.

 

Gemeinschaft terimi genellikle “topluluk/cemaat” olarak çevrilir. Terim geçmişin uyum ve istikrar çağının romantik anılarını çağrıştırır. Fakat Tönnies terimi daha özel anlamda, büyük ölçüde kişisel, yakın ve sürekli insan ilişkilerini anlatmakta kullanmıştır. Bu ilişkiler içindeki bireyler, tıpkı ailede olduğu gibi, tamamen değilse de, büyük ölçüde gerçek dostlar grubuna veya sıkıca birbirine bağlı bir gruba katılmaktadırlar. Tönnies, bu bağları, herkesin yerini bildiği, statünün atfedildiği, toplumsal ve coğrafi hareketliliğin sınırlı olduğu ve tüm hayat tarzının homojen bir kültüre, örgütlü dine dayandığı ve iki önemli sosyal kontrol birimi “aile” ve “kilise” tarafından desteklenen kesin bir değerler ve ahlak kuralları tarafından düzenlendiği geleneksel köy topluluklarıyla ilişkilendirmeye çalışır. Bu küçük toplumlarda herkes birbirini tanır ve kan bağıyla veya evlilikle birbirine bağlıdır. Toprağa, akrabalara ve doğadaki düzenliliklere bağımlı olan bu bireylerin çok azı kendi topraklarından uzaklaşır. İlişkiler daha doğal, organik ve duygusal görünür. Bu ilişkiler bugünkünden daha fazla anlama sahip görünmektedir.

Gesellschaft terimi genellikle “toplum” veya “birlik” olarak çevrilir. Tönnies bu terimi, gemeinschaft’la karşıtlık içindeki her şeyi, özellikle modern kent hayatının görünüşte kişisellikten uzak, yapay ve geçici ilişkilerini anlatmak için kullanmıştır. Ticaret ve sanayi kişinin başkalarıyla ilişkilerinde daha hesaplı, daha rasyonel ve kendi çıkarına yönelik bir yaklaşım içinde olmasını gerektirir. Biz, insanları tanımak yerine, daha ziyade onlarla sözleşmeler veya anlaşmalar yaparız. İşimiz hatta gündelik ilişkilerimiz esas olarak bir amacın, diğerlerinden bir şeyler almanın aracıdır. Bu yüzden onlar dar ve sınırlıdır. Biz bir tezgâhtar veya banka memuruyla bir şeyler almak için konuşuruz. Modern sanayi hayatında duygu ve yakınlığa yer yoktur. Bizler, hayatın genel akışının giderek hızlandığı, daha dinamik, rekabetçi ve büyük ölçekli hale geldiği bir toplumda, ekonomik ilerleme, daha yüksek bir hayat standardı ve statü mücadelesi veririz. Tek bir kültür yerine çok az toplumsal yaptırıma sahip birçok farklı hayat tarzı vardır.

Tönnies, kuvvetle ima etse bile, asla kırsal toplumların bir topluluk/cemaat duygusu yaratırken kentsel toplumların bu duyguyu yıktığını söylemedi; gemeinschaft ve gesellchaft’ın iki saf ve ideal tip olduğunu iddea etti. Gerçekte ikisinin bir karışımı söz konusu olacaktır-kentte bir ölçüde gemeinschaft, köyde bir ölçüde gesellschaft vardır.

Gemeinschaft ve gesellschaft kavramları Tönnies’in sosyoloji tarihi kitaplarına küçük topluluk araştırmalarının ve kent sosyolojisinin kurucu babası olarak geçmesini sağladı. Onun kitabı, 1930’lara kadar yaygın olarak okunmasa da, her toplum tipini, topluluk/cemaat hayatının her yönünü araştıran pek çok araştırmaya ilham kaynağı oldu ve 1900’ler Amerika’sında Chicago Okulu’nun kent araştırmalarını önemli ölçüde etkiledi. Robert Redfield ve Lois Wirth gibi sosyal bilimciler kırsal-kent süreklilik teorisi geliştirdiler: Söz konusu çalışmalarda, tüm insan yerleşimlerinin birbirlerini yıkma eğiliminden söz edilerek, özellikle kırsal ve kentsel hayat tarzları “iki kutup” olarak birbirinin karşısına kondu. Başka bir deyişle nasıl yaşadığınızı yaşadığınız yer belirler. Tönnies, yeni kasabalar ve bahçe kentler gibi hareketlere de ilham kaynağı olmuştur.

Günümüzde Tönnies, -Durkheim, Marx ve Weber’in aksine- modern sosyolojiye ilham kaynağı olmaktan çok sosyoloji tarihi kitaplarında yer alan biridir. Ancak, “topluluk araştırmaları” insanlara ilham kaynağı olmaya devam ettiği sürece gemeinschaft-gesellschaft kavramları bu çalışmalarda hayat bulmaya devam edecektir.

Tönnies; Nazizme karşı çıkmıştır. İlginçtir Nazizm veya ayrımcılık, dışlamacılık ilk önce üniversitelerde başlamıştır. İlginç olan Almanya’da Naziler veya Nazi düşüncesi üst düzeyde yani elitler arasında başlamıştır. Hatta ilk önce Üniversite profesörleri arasında başlamaktadır. Üniversite profesörleri Yahudi Profesörleri dışlama girişiminde bulunmuşlardır. Buradan hareketle bazıları şunu diyor “Nazizm doğal yollarla Alman ırkçılığı değildir bu planlı bir şekilde üst düzey insanların diğerlerini canavarlaştırma, ötekileştirme sürecidir”. Çünkü bir memlekette elitler arasında başlayan bir cereyan esas etkili olmaktadır.

Alt tabakada başlayan hareket geniş kitlelere etkili bir şekilde yayılmaz ne zaman elitler, entelektüeller o fikre sahip çıkar ve o konuda fikir üretirler ise ancak üst seviyede tartışmaya başlandığı zaman ve gerisini gerektiren düşüncelerini ortaya koydukları zaman büyük bir hareket olacaktır.

Naziler’in Yahudilere düşmanlık yaptığı bilinmektedir peki o dönemde Yahudilere destek veren Almanlar var mıydı?

O dönemde Yahudilere destek veren vardı. Benzer şekilde şu an İslamafobia yapıyorsunuz diyerek buna karşı çıkanlar Almanlar genellikle sosyalist ve liberallerden oluşmaktadır. Dünyanın her tarafında faşist eğilimli gruplarda şöyle bir sistem izlenmektedir:

Önce hedefe düşmanlar konulmaktadır, yani Hitler açısından bakacak olursak olaya öncelikli hedefi Yahudiler olmuştur sonraki hedefi ise düşmanlaştırılan kişilere yardım edenleri yani Sosyalistleri bitirmek olmuştur.

Mesela diyelim ki şu anda İslamafobi adı altında düşmanlık yapılıyor ve İslamafobia adı altında İslam’dan korkutuluyor, Müslümanlara çeşitli sıkıntılar yaşatılıyor bu Müslümanları sindirme halledildiği an Liberal ve Sosyalist düşünceden o ülke insanlarına dönecek ve faşist eğilimli insanlar daha hızlı ilerleyecektir. Amerika’da 11 Eylül’den sonra İslami propaganda yapıldı, Müslüman camilerin taşlandığı zamanda bazı Amerikalı Liberallerin Müslüman grubu desteklemesi de buna örnek teşkil etmektedir.

*Bir araştırma yaparken ve araştırma esnasında bir şahsı araştıracaksak dikkat etmemiz gereken bazı önceliklerimiz vardır.

Araştırma yaparken kişi veya konuyu doğru anlamak için bunlara öncelik vermeliyiz;

1) Dönemi,

2) Dönem içerisindeki yazan kişi,

3) Yazan kişinin yetiştiği sosyo-kültürel çevre,

4) Yazan kişinin etkilendiği ideolojik düşünceyi bilmek.

İlahiyatçıların bugün ki temel yanılgıları; Okuyacakları kitabı bilgi için mi yoksa bilimsel bilgi için mi okuduğunu bilmemekten kaynaklanmaktadır.

İlahiyatçı dini içerikli bir kitabı bilgi için değil, bilimsel bilgi için okumalıdır. Bir Tıp öğrencisine veya başka bir alanda öğrenim gören bir kişiye İslami bilgi için belli bir yazar tavsiye edilebilir çünkü o kişi kişisel bilgi için okuyacaktır. İlahiyatçı sadece kendi kimliğini inşa etmek için okumamalı, bilimsel bilgi için okumalıdır.

Tönnies’in yaşadığı yıllara bakıldığında Sosyoloji ilmi disiplin alanına geldiği bir zaman da vefat etmiştir. Burada Sosyolojiyi anlamada temel soru olan “Bize ne oldu?” sorusuyla beraber Kentleşme, sanayileşme ne getirdi ne götürdü derken bir sosyoloji inşa ediyor.

  • Gemeinschaft

Gemeinschaft cemaat anlamına gelmekte olan ve eski toplumsal ağ, tarım toplumundaki kurumların işlevselliği, ne işe yaradığı hakkında bilgi veren bir kelimedir.

Geçmişin romantik anılarından kasıt ise; insanların daha samimi ve refah içerisinde yaşadığı sanayi dönemini hatırlatmaktadır.

Toplumsal ilişkiler ağlarını katarak toplumu izah etmekte ve ayrı tutmamaktadır. Cemaat; yüz yüze ağ belirleyen, normlarla doldurulan, ilişki ağlarının düzenlendiği, ailenin koruyucu bir rol yüklendiği tanımı içermektedir. Cemaat toplumun tamamı arasındaki ilişkiyi belirtir.

Modern şehirlerde imam cemaati tanımadığı gibi cemaatte birbirini tanımıyor, cemaat döneminde sayı azlığından dolayı nüfus birbirini tanıyabilmektedir. Normların, dinin, ailenin bağı 50-60 bine gelince bozulmaya başlıyor ve gitgide fulûlaşıyor.

Burada Ammar B. Yasir örneği verilebilir anne ve babası başka bir ırka mensup, kalıcı olarak gelmedikleri Mekke şehrinde Müslüman oldukları için öldürülen bir ailedir. Bu ailenin akraba mensupları onlarla aynı şehirde olmadıkları ve bir arkaları olmadığı için kurban seçilmiş bir ailedir. İlişkiler arası menfaatleri kontrol ettiğimizde menfaat mutlaka olmaktadır ama küçük gruplarda menfaat daha düşük bir orana sahip olmaktadır.

2) Gesellschaft

Kişisellikten uzak derken objektif bir bakış açısı ile bakmamız gerektiği anlaşılmalıdır.

Yapay geçici; işi mesabesinde ilişki kurmaktır. Yapay olmayan bir ilişki başlatmanın bir ilişkisidir. Mesela ticari bir iş yaparken geçiş ülkesi olan Türkiye’de bir kişi hemşerisi, akrabası, tanıdığı ise o kişi ile samimi bir satış yapma ilişkisine girer kimi zaman malı değerinin üzerinde bir fiyata satsa da o kişi akrabası, tanıdığı vs. olduğu için kızmamaktadır. Ve duygu geçişi ile ticaret yapılmaktadır.

Bu Nepotizm akraba kayırmacılık olarak isimlendirilmektedir. Buradaki adaletsizlik; kayırmacılıktır. Bu kavram günümüzde statü olarak yüksek olan kimliklerin akademik olarak insan kayırma olarak değişmeye uğramış ve ehliyetsiz kişiye iş verme olarak anlamlandırılmıştır.

Ama farklı bir gelişmiş ya da cemiyet boyutuna ulaşmış bir ülkede din, dil, ırk, önemli değildir.

Statü mücadelesi vermemiz; kariyer mücadelesine girmek olarak anlaşılabilmektedir. Batı toplumunun bireyselleşmesi yanında samimi ilişkiler yerine kanunların aldığı ve böylelikle mekanik bir topluma doğru yol alındığı görülmektedir. Mekanik hayatı kapalı hapishaneye benzetebiliriz, burada her şeyin belirli bir saat zarfında, belirli bir zaman diliminde meydana gelmesidir. Burada kişilerin iş saati, yemek saati, tatil günü her biri belirlidir.

Bugün İlahiyatçı Gençler arasında bayan-erkek ayrımının din hedef gösterilerek aşırı derecede mahremiyet çerçevesinde tutulması, bayan öğrencilerin bu tür konularda zan altında bırakılması, muhafazakâr olamaya çalışırken bayana saygının yitirilmesi, dini normlar dışında kültürel normlarında saygı kavramı çerçevesinde eritilip, asimile edilmesi güncel bir sorun olarak yerini almaktadır.

Tönnies; Gemeinschaft’ın geliştirilmesini ihtiyaç olarak görmüştür, menfaatperestliğin, romantikliğin geliştirilmesi gerekmektedir. Ülkenin gidişatındaki genel hali olumlamamaktadır. Sınıf çatışmasında menfaat yatmaktadır. Birliktelik menfaat ve çıkar olunca bu iş acımasız kötü bir tutuma dönmektedir. Tönnies doğacak olan acıyı bilmektedir ve kavram geçişi yapmaktadır.

Türkiye’de anlam arayışının doğurmuş olduğu etki ile bireyler gruba mensup olma ihtiyacı hissetmektedir. Bu insanlar belli bir sisteme üye olmakta ve otorite kabul ettiği grup ile yapılanmak istemektedir. Bunun nedeni ise aynı sebepler doğrultusunda bir araya gelmeleridir.

 

Etiketler
Daha Fazla Göster

Andcenter Editör

Çankırı İli, Orta İlçesi Kalfat Kasabası’nda 1993 yılında dünyaya geldi. İlköğretimi kendi köyünde tamamladı. 2007 senesinde Tevfik İleri Anadolu İmam-Hatip lisesine kayıt oldu. 2011 senesinde Tevfik İleri Anadolu İmam-Hatip Lisesi'nden mezun oldu. Aynı sene Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine başladı. 2016 yılında Ankara İlahiyat’tan mezun oldu. Aynı sene Ankara Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi bölümünde yüksek lisansa başladı. Yüksek Lisans eğitimini Ankara Yıldırım Beyazit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi Bölümü’nde tamamladı. Şuan aynı enstitüde doktora eğitimine devam etnektedir. Gaziantep ili, Şahinbey ilçesinde 2017-2018 Eğitim-Öğretim yilinda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği görevini yaptı. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim dalında Arş. Gör. olarak çalışti.Suan Ankara Yıldırım Beyazit Üniversitesi İslami ilimler Fakültesi'nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya devam etmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı